Abdullah Herâtî

Abdullah Herâtî rahmetullahi aleyh, Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerinin yetiştirdiği velîlerdendir. Şam’da vefât etti. Kabri Kâsiyun Dağı eteğinde Mevlânâ Halîd-i Bağdâdî hazretlerinin türbesi yanındaki kabristandadır...

Horasan’ın Herât şehrinde dünyaya gelen Abdullah Herâtî, Allahü teâlânın rızâsına kavuşturacak mânevî yolu gösteren bir rehber aramaya başladı. Bu sırada Hindistan’da bulunan büyük evliyâ Abdullah-ı Dehlevî’ye talebe olmaya giden Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretleri, yolculuk esnasında Herât’a geldi. Abdullah Herâtî ile karşılaştı. Abdullah Herâtî Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerine arkadaş olmak isteyince, onun işaretiyle Musul’a geldi. Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî, Abdullah-ı Dehlevî hazretlerinden icazet alınca Bağdâd’a, oradan da Süleymâniye’ye geldiği sırada Abdullah-ı Herâtî de Süleymâniye’ye geldi. Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerinin hizmetine girip talebesi oldu. Uzun müddet hizmet ve sohbetlerinde bulunup mânevî feyzlerine kavuştu. Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî, ona mutlak icâzet ve hilâfet verdi... 

Trablusşam Nakîb-ül-eşrâfı Şeyh Abdülfettâh Zağbî Efendi, Yûsuf Nebhânî hazretlerine şöyle anlatmıştır:

Bir defâsında bir arkadaşımız hastalanmıştı. Abdullah ibni Şeyh Hıdır ez-Zağbî’yi de yanımıza alıp ziyâretine gitmek istedik. Onu götürmekten maksadımız hastanın bereketlerinden istifâde ederek şifâya kavuşması idi. Ancak gitmek istemedi. Çok ısrar edince kabûl edip bizimle geldi. Hastanın yanına vardığımızda, şiddetli hastalığından hiçbir eser kalmadı. Ayağa kalkıp bizi karşıladı. “Hoş geldiniz.” deyip konuştu. Ziyâreti yapıp yanından ayrıldık. Ayrılıp giderken yolda Şeyh Abdullah hazretleri; “Ben ölüyü diriltemem” dedi. Bu sözüyle ziyâretine gittiğimiz kişinin öleceğine işâret etmişti. Dedim ki: 

“Onun yüzünde hiç ölüm işâreti yok.” Yine; “Ben ölüyü diriltemem” buyurdu. Sonra memleketine gitti... Hasta arkadaşımız iyileşti çarşıya pazara çıkıp dolaştı. Ben Şeyh Abdullah hazretlerinin işâretine ve diğer taraftan da hastanın sıhhate kavuşmasına hayret ediyordum. Çünkü o öleceğine işâret etmişti. Hasta ise sapasağlam olmuştu... Aradan on gün kadar geçti. Bir gün o arkadaşın evinin bulunduğu taraftan ağlama sesleri işittim. Merak edip sorunca, arkadaşımızın vefât ettiğini öğrendim. O zaman Şeyh Abdullah’ın kerâmetini anladım... 

Toplam Görüntülenme: 874

Yayın tarihi: Pazartesi, 18 Şubat 2013

Bunları okudunuz mu?