Sen, kendi hatalarına ağla

Abdürrahmân ibn-i Takıyyüddîn Sâlihî hazretleri Hanbelî mezhebi fıkıh âlimi ve evliyânın büyüklerindendir. 782 (m. 1380)’de Şam’da doğdu. 856 (m. 1452)’de Kudüs’de vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki:

Âyet-i kerîmede meâlen; “Rahmânın o kulları ki; onlar, yeryüzünde vakar ve tevâzu ile yürürler, câhiller kendilerine (hoşlanmadıkları) bir lâf attıkları zaman, 'Selâm' derler (Sözün doğrusunu söylerler ve onlarla çatışmazlar)” (Furkan-63) buyuruldu. İbn-i Mübârek hazretleri şöyle anlatmıştır: Bu âyet-i kerîme Hasan-ı Basrî hazretlerinin yanında okununca buyurdu ki:
-Müminler dinlenmesiyle, bakması ve hareketleriyle öyle mütevâzı davranırlar ki, câhiller onları hasta zannederler. Böyle yapanlar hasta değil, kalp ehli kimselerdir. Başkalarının kalbine girmemiş olan Allah korkusu, onların kalblerine yerleşmiştir. Böylece bu korku, onları dünyaya düşkün olmaktan uzaklaştırıp, âhiret için hazırlanmalarına sebep olmuştur. Bu hâllerine hamdederek, bizden hüznü gideren Allahü teâlâya hamd olsun derler. Allahü teâlânın izzet vermediği kimse dünyaya düşkün olur. Allahü teâlânın nimetlerini, sadece yemek içmek için olan şeyler zanneder, ameli az olur, bu hâli âhirette azâba düşmesine sebep olur...
Hazreti Âişe (radıyallahü anha), “En üstün tâat tevâzudur, bundan gâfil oluyorsunuz” buyurdu.
Mûsâ aleyhisselâm, Hızır aleyhisselâma, “Bana tavsiyede bulun” deyince, Hızır aleyhisselâm, “Güler yüzlü ol, kızgın olma. Faydalı ol, zararlı olma. Kahkaha ile gülme, başkalarının hatalarına bakıp onları ayıplama. Kendi hatâlarına ağla” buyurdu.
Mensûr bin Ammâr buyurdu ki: “Kendi ayıplarını gören kimse, başkasının ayıbı ile uğraşmaz. Takvâ elbisesini soyan, takvâdan mahrum olan kimseyi, artık dünyada hiçbir şey örtmez. Kim Allahü teâlânın verdiği rızka râzı olursa, kaybettiği şeye üzülmez. Kendi kusurlarını unutan kimse, başkalarının kusurunu büyük görür. Kendi görüşünü beğenen sapıtır. Aklına güvenenin ayağı kayar, insanlara büyüklük taslayan zillete düşer, İnsanların malına göz diken fakir düşer. Afiyet isteyen sabreder. Hakka karşı savaşan yıkılır. Ecelini gören (ölümü düşünen) kimse uzun emel sahibi olmaz, bitmek bilmeyen arzu ve isteklerin peşinde koşmaz. Denildi ki, tevâzu hakka uymakta sıkıntılara, acılara sabretmek, dinde bildirilen edeplerle edeplenmek ve başkalarının faziletini üstün tutup, kendi faziletini büyük görmemektir.”

Toplam Görüntülenme: 957

Yayın tarihi: Pazar, 29 Ocak 2017

Bunları okudunuz mu?