Dilinden hikmet dökülen zatlar

Ebü'l-Abbâs Seyyârî hazretleri büyük velîlerdendir. Fıkıh ve hadîs ilimlerinde büyük âlim idi. Fazîletler ve kerâmetler sâhibi olup, zamânın seçkin âlimlerindendi. Ebû Bekr-i Vâsıtî'nin en büyük talebesidir. Tasavvufta yetişip kemâl derecelerine ulaştı. 953 (H.342) senesinde Türkistan’da Merv şehrinde vefât etti.

Tasavvuf yoluna girmeden önce zengindi. Babasından kendisine çok mîrâs kalmıştı. Servetinin hepsini vererek, Resûlullah efendimizin iki tel mübârek Sakal-ı şerîfini satın aldı. Allahü teâlâ, Sakal-ı şerîflerin bereketiyle ona tövbeyi ve velîliği nasîb eyledi. Ebû Bekr-i Vâsıtî'nin sohbetiyle şereflendi. Yüksek derecelere kavuştu. Vefât ettiği zaman, vasiyeti üzerine, mübârek Sakal-ı şerîfleri ağzına koydular.
Kendisine; "Gönlünün Cennet bahçesi misâli çok güzel olması için Allah yolunda yürüyen bir kimse hangi ameli işlemelidir" dediler. Cevâbında; "Allahü teâlânın emirlerini yapmaya ve yasaklarından sakınmaya sabırla devam etmek, sâlihlerle berâber olup, sohbetlerinde bulunmak ve dostlarına hizmet etmekle" buyurdu. Yine; "Bu yolda ilerlemek nasıl mümkün ve kolay olur?" diye sorulunca; "Allahü teâlânın emir ve yasaklarına riâyet etmek ve sâlihlerin sohbetine devâm etmekle" buyurdu.
Bir defâsında ceviz satın almak için bir dükkâna girdi. O ceviz isteyince dükkan sâhibi çırağına; "Cevizlerin iyilerini seç" dedi. Bunun üzerine Ebû Abbâs Seyyârî hazretleri; "Her ceviz sattığınız kimseye aynı muâmeleyi yapıyor musunuz. Herkes için iyilerini seçiyor musunuz?" dedi. Dükkân sâhibi; "Hayır bunu sizin ilminizin hâtırı için yapıyorum" dedi. "İlmin fazîletini, iki çeşit ceviz arasındaki farkla değiştirmem" buyurup, ceviz almaktan vazgeçti.
Buyurdu ki: "Bir kimse, mutlaka haklı olduğu hâlde, kendisini suçlu kabul edip, karşısındakine; 'Sen haklısın, ben kabahatliyim' derse, âhirette bütün sıkıntı ve meşakkatlerden emin olur."
Hikmet ehli bir zâta sordular: "Rızkın nereden gelmektedir, nereden temin ediyorsun?" O da "Dilediğinin rızkını genişleten ve dilediğini daraltan Allahü teâlâdan" diye cevap verdi. "Her kim kalbini Allahü teâlâya karşı sadâkat üzere muhâfaza ederse, sıdk üzere olursa, Allahü teâlâ onun dilinden hikmet akıtır."
"Allahü teâlâ bir kuluna iyilik murâd edince, onu kötü hâllerden korur. Gazap ettiği kuluna da öyle bir hâl verir ve o kimsenin sıkıntısından, zararından herkes kaçar."

Toplam Görüntülenme: 1159

Yayın tarihi: Çarşamba, 25 Ocak 2017

Bunları okudunuz mu?