Muhammed bin Yûsuf İsfehânî

Muhammed bin Yûsuf hazretleri, Tebe-i tâbiînin âlim ve râvilerindendir. Çok büyük evliyâdan olmasına rağmen, kendisini büyüklerden başkası tanımazdı. Aslen İsfehânlıdır. İlim tahsili için uzun zaman Mekke’de bulundu. Basra’da ve değişik yerlerde ikâmet etti. Tanındığı yerden kaçmanın yollarını arardı. İnsanlardan bir şey istemezdi. 188 (m. 804)’de otuz yaşlarında iken vefât etti...

TANINMAK İSTEMEDİĞİ İÇİN...
Yûsuf bin Zekeriyya anlatır: Biz Harran’da idik. Muhammed bin Yûsuf hazretleri yanımıza geldi. Oradaki hadîs âlimleri etrafını çevirdiler. Hemen Harran’dan ayrılıp Re’sûlayn denilen yere gitti. Bir ay orada kaldıktan sonra geri geldi. Orada neden çok kaldıklarını sordum. “Re’sûlayn’da bir ay kaldım. Ne kimse beni tanıdı. Ne de ben kimseyi tanıdım” buyurdu. Dikkat ettim; Muhammed bin Yûsuf hazretleri, ekmeğini her zaman değişik fırından alırdı. Sebebini sorduğumda, “Her zaman aynı fırından alırsam, belki fırın sahibi beni tanır ve hürmet eder, ben de o zaman dînimi dünyâya âlet etmiş olmaktan korkarım. Muhtelif fırınlardan alınca beni hiçbiri tanımaz” buyurdu.
Muhammed bin hilâl hazretleri anlatır: Muhammed bin Yûsuf hazretleri ile Fudayl bin Iyâd hazretleri çok arzu etmelerine rağmen birbirlerini görüp tanışamamışlardı. Bir gün Basra çarşısında karşılaştılar: “Sen Muhammed bin Yûsuf musun?” “Sen Fudayl bin Iyâd mısın?” bir ağızdan “Evet” derken ikisi de aynı anda birer “Allah!” diyerek bayıldılar. Tanıyanları, bir müddet sonra Fudayl bin Iyâd’ı baygın olarak evine götürdüler. Muhammed bin Yûsuf ise ayılıncaya kadar güneşin altında yattı. Çarşıda kimse tanımadığı için “uyuyor” zannedildi.
Saîd bin Gaffar’a hitaben buyurdu ki: “Ey Saîd, en kıymetli vaktin olan şu ânını, en kıymetli şeyle değerlendir.”
Dostlarına: “Bu zaman fazîleti arama zamanı değil, bilakis kurtuluşu arama zamanıdır” buyurdular.

“NE GÜZEL KABİR OLUR”
Ali bin Ezher anlatır: Muhammed bin Yûsuf hazretleri bir ara Mesise’ye geldi. O sıralarda Ebû İshâk hazretleri vefât etmişti. Bizden O’nun kabrini sordu. Birlikte gittik. Kur’ân-ı kerîm okuyup duâ ettikten sonra, Ebû İshâk el-Fezârî hazretlerinin kabrinin bitişiğindeki boş yeri göstererek “Burası bir Müslümana ne güzel kabir olur” buyurdu. Biz burasını kendisi için temenni ettiğini anladık. Mesise’ye geri döndük. Kısa bir müddet sonra hastalandı ve on iki gün sonra vefât etti. Biz de onu, işâret ettiği yere defnettik.

Toplam Görüntülenme: 1568

Yayın tarihi: Pazar, 08 Şubat 2009

Bunları okudunuz mu?