Harran'dan yükselen nur Fahrüddîn İbni Teymiyye

Fahrüddîn İbni Teymiyye, fıkıh, tefsîr, hadîs, kırâat, lügat âlimlerinin büyüklerindendir. 542 (m. 1147) senesinde Urfa’nın Harran ilçesinde doğdu. 621 (m. 1224) senesi safer ayının 10. gününe rastlayan Perşembe günü ikindiden sonra orada vefât etti.

İKİ İBNİ TEYMİYYE VARDIR!
(Bu mübarek zatı; Ehl-i sünnetten ayrılıp bozuk bir yol tutmuş olan, Ahmed bin Abdülhalîm Harrânî ismindeki meşhûr sapık, İbn-i Teymiyye ile karıştırmamalıdır. Bu Eshâb-ı Kirâmın yolundan ayrılan İbn-i Teymiyye, Fahrüddîn İbni Teymiyye’den sonra, hicrî 661-728 târihleri arasında yaşamıştır.)
Fahrüddîn İbni Teymiyye, küçük yaşta ilim tahsiline başladı. Kur’ân-ı kerîmi babasından öğrendi. İlim öğrenmek için Bağdad’a geldi. Bağdad’da ilim tahsilini tamamladıktan sonra, memleketi olan Harran’a döndü. Orada Nûriyye Medresesi’nde talebe okutmaya ve vaaz etmeye başladı. Konuşması gâyet fasîh ve beliğ idi. Sözleri çok güzel anlaşılır ve te’sîrli olurdu. 588 (m. 1192) senesinde Câmi-i Harran’da her gün sabah vakti tefsîr dersleri vermeye başladı. Bu hizmete uzun zaman devâm etti...
Fahrüddîn İbni Teymiyye hazretlerinin oğlu Abdülganî, babasının vefâtından sonra, çeşitli kimseler tarafından babasıyla alâkalı sâlih rüyâlar görüldüğünü, bu rüyâların çok fazla olduğunu, toplanacak olsa bir cildi dolduracağını bildirmiştir.
Fahrüddîn hazretlerinin kardeşinin sâliha bir kızı vardı. Diyor ki: “Fahrüddîn hazretlerinin vefâtından sonra şöyle bir rüyâ gördüm: Gökyüzünden büyük bir feryâd sesi işittim. Yanımda bulunan kimseye; ‘Bu feryâd sesi nedir?’ diye sordum. Dedi ki: Bu, Fahrüddîn hazretlerinin vefât etmesi ve câmisindeki yerinin boş kalması ve tefsîr derslerinin kesilmesi sebebi ile meleklerin feryâdlarıdır.”

İLLE NAMAZ, İLLE NAMAZ...
Başka bir kimse, rüyâsında Fahrüddîn İbni Teymiyye hazretlerini gördü. Kendisine dedi ki: “Ey efendim! Bana haber verir misiniz, ölüm nasıl bir şeydir?” Fahrüddîn hazretleri de buyurdu ki: “Ölüm ânında, ölüm geldiği zaman onun şiddeti pek fazladır. Fakat (iyi kimseler için) ondan sonra her şey çok kolay, çok hafif ve çok rahattır.” Sonra da buyurdu ki: “Ey Abdullah! Namaz! (Sana namazı tavsiye ederim.) Ondan daha efdal hiçbir şey yoktur. Kim ona devâm ederse ve Ehl-i sünnet ve cemâat i’tikâdını muhâfaza ederse, burada çok hayırlar ile karşılanır.”

Toplam Görüntülenme: 1470

Yayın tarihi: Perşembe, 05 Şubat 2009

Bunları okudunuz mu?