Molla Arab hazretleri

Molla Arab hazretleri, Bursa’da yaşayan velî ve İslâm âlimlerinin büyüklerindendir. Antakya’da doğdu. Doğum târihi bilinmemektedir. “Antakî” nisbesiyle bilinir. Arab lisanını iyi bildiği ve Haleb’den Bursa’ya geldiği için Molla Arab diye şöhret buldu. 1532 (H.938) senesinde Bursa’da vefât etti. Kabri, Bursa’nın kıble tarafında, dağa yaslanmış kendi adıyla anılan mahallededir... 

Haleb’de üç yıl kadar vaaz, hadîs ve tefsîr ile meşgûl oldu. Bid’at ehli ve bozuk fırkaların zararlarını anlattı. Safevîler ona çeşitli düşmanlıklarda bulunduklarından İstanbul’a geldi. Yavuz Sultan Selîm Hanı, şiirlerle cihâda teşvik eyledi. Çaldıran seferine katılıp, askere vaaz ederek cesâret verdi. Muhârebede duâ eder, Pâdişâh âmin derdi. 1526 senesinde Kânûnî Sultan Süleymân Han ile de Engürüs seferine katılıp, zafer için yaptığı duâları kabûl oldu... 
Molla Arab hazretleri vefatından kısa bir zaman önce kendisinden nasihat isteyen bir gence buyurdu ki: 
“Yavrum! Bu dünyaya düşkün olanlar, mal, para peşinde koşanlar, büyük bir belâya yakalanmışlardır. Büyük bir derde tutulmuşlardır. Çünkü, bu dünyada bulunan, Allahü teâlânın beğenmedikleri şeyler ve her pislikten daha kötü olan pislikler, bu kimselere güzel görünmektedir. Sevimli sanılmaktadır. Necâseti yaldızlamak, zehri şekerle kaplamak gibidir. Allahü teâlâ insanlara akıl verdi. Akla bu alçak dünyanın kötülüğünü anlattı. Allahü teâlânın beğenmediği şeylerin çirkinliğini gösterdi. Bunun için, âlimler buyurdu ki: (Bir kimse, öldükten sonra, malının zamanın en akıllı olanına verilmesini vasiyet etse, zâhide vermek lâzımdır. Çünkü zâhid, dünyaya düşkün değildir. Onun dünyaya kıymet vermemesi, aklının çok olduğunu gösterir...) 

ŞAŞMAZ İKİ ŞÂHİT!.. 
Allahü teâlâ çok merhametli olduğu için, yalnız akıl şâhidini vermekle kalmadı. İkinci ve naklî şâhit olarak da Peygamberleri verdi. Âlemlere rahmet olarak gönderdiği Peygamberleri ile, bu bozuk malın içyüzünü kullarına bildirdi... Şaşmaz, doğru olan bu iki şâhit var iken, bir kimse, şeker sanarak zehir yerse ve altına kavuşacağım diyerek necâseti avuçlarsa, elbette çok alçaklık yapmış olur. Çok pis olduğunu göstermiş olur. Peygamberlere inanmamıştır. Müslüman olduğunu söylese de, münâfık olur. Onun Müslüman görünmesi, âhırette fayda vermez...” 

Toplam Görüntülenme: 1076

Yayın tarihi: Cuma, 09 Aralık 2011

Bunları okudunuz mu?