Mustafa Fevzi Efendi

Eğinli Mustafa Fevzi Efendi, Ahmed Ziyâüddîn Gümüşhânevî hazretlerinin önde gelen talebelerindendir. 1871 (H.1288) târihinde Erzincan’ın Eğin (Kemaliye) ilçesinde doğdu. 1924 (H.1343) târihinde İstanbul’da Fâtih-Çarşamba’da vefât etti. Vefatından kısa bir zaman önce bir talebesine buyurdu ki: 

Çok sıkıntılı ve zor günler geçiriyoruz. Hareket ve sözlerimize çok dikkat etmeli, fitneye sebep olmamalıyız. İmâm-ı Rabbânî hazretleri “rahmetullahi aleyh”, Mektubat kitabının üçüncü cildin yüzbeşinci mektûbunda buyuruyor ki: 
Yavrum! Fitnelerin yayıldığı, fesâdların çoğaldığı zamânlar, tevbe ve istiğfâr zamânıdır. Kenâra çekilmeli, fitnelere karışmamalıdır. Fitneler çoğalıyor. Gün geçtikçe yayılıyor. Peygamberimiz “aleyhi ve alâ âlihis-salâtü vesselâm” buyurdu ki: (Kıyâmet yaklaşdıkça, fitneler çoğalır. Gece başlarken karanlığın artması gibi olur. Sabâh evinden mü’min olarak çıkan çok kimse akşam kâfir olarak döner. Akşam mü’min iken, gece safâlarında îmânları gider. Böyle zamânlarda, evinde kapanmak fitneye karışmaktan hayırlıdır. Kenârda kalan, ileri atılandan hayırlıdır. O gün oklarınızı kırınız! Silâhlarınızı, kılıçlarınızı bırakınız! Herkesi tatlı dil ile, güler yüzle karşılayınız! Evinizden çıkmayınız!). 
Müslümânlar bu nasîhatlere uymalı, mezhebsizlerin, sapıkların, din câhillerinin isyâna teşvîk eden, fitneyi körükleyen zararlı, uydurma tefsîrlerine, kitâblarına aldanmamalıdır. Cihâd, devletin, ordunun, düşmanlarla, kâfirlerle, sapıklarla harb etmesi demektir. Müslümân devlet olsun, kâfir devlet olsun, âdil olsun, zâlim olsun, kendi devletine isyân etmeye, vatandaş kanı dökmeye, birbirine saldırmaya cihâd denmez. Fitne, fesâd çıkarmak denir. Peygamber efendimiz, (Fitne çıkarana Allah la‘net etsin!) buyurdu. Müslümânlar devlete karşı isyân etmez. Fitneye, isyâna karışmaz. Kanûnlara karşı gelmez. 

VAZİFEYİ İHMAL ETTİLER! 
Ehl-i sünnet âlimleri, siyâsete karışmamış, hükûmette vazîfe almamış, yazıları ile, sözleri ile hükûmet adamlarına nasîhat vermişler, onlara hak ve adâlet yolunu göstermişlerdir. Ba’zı câhil din adamları, Ehl-i sünnet âlimlerinin yolundan ayrılarak, devlet işlerine karışmış, asıl vazîfeleri olan öğrenmek ve öğretmek saâdetini ihmâl ederek, kendilerine de, Müslümânlara da fâideli olamamışlardır... 

Toplam Görüntülenme: 839

Yayın tarihi: Cumartesi, 07 Ocak 2012

Bunları okudunuz mu?