Molla Ayas hazretleri

Molla Ayas hazretleri, Fâtih Sultan Mehmed Hânın ilk hocalarındandır. On beşinci asrın ikinci yarısında Bursa’da vefât edip, Zeynîler Kabristanına defnedildiği tahmin edilmektedir... 
Molla Ayas hazretleri vefatından kısa bir zaman önce bir dersinde buyurdu ki: 

“Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem efendimizin yaptığı ve kaçındığı şeyler iki kısmdır: Birisi, ibâdet olarak yaptığı ve kaçındığı şeylerdir. Her Müslümânın bunlara tâbi olması lâzımdır. Bunlara uymayan şeyler bid’attir. İkincisi, âdet olarak ya’nî, bulundukları şehrin ve o memleketlerdeki insanların yapmakta oldukları şeylerdir. Bunları da beğenmeyen, çirkin diyen, kâfir olur. Fakat, bunları yapmak, mecbûrî değildir. Bunlara uymayan şey, bid’at değildir. Bunları yapıp yapmamak, memleketlerin ve insanların âdetlerine bağlıdır. Mubâh kısmındandırlar. Din ile bağlılıkları yoktur. Her memleketin âdeti, başka başkadır. Hattâ, bir memleketin âdeti, zamânla değişir. 
Meşrû’ât, ya’nî ibâdetler, ya’nî Müslümânlara yapılması emr olunan şeyler, dört kısımdır: Farz, vâcib, sünnet, nâfile. Allahü teâlânın açık olarak bildirdiği emrlerine (Farz) denir. Açık olmayıp, zan ederek anlaşılan emrlerine (Vâcib) denir. Farz veyâ vâcib olmayıp, Resûlullah efendimizin kendiliğinden emrettiği veyâ yaptığı ibâdetlere (Sünnet) denir. Bunları devâmlı yaparak, nâdiren terk etmiş ve terk edenlere bir şey dememiş ise, (Sünnet-i hüdâ) veyâ (Müekked sünnet) denir. Bunlar, İslâm dîninin şi’ârıdır. Ya’nî, bu dîne mahsûsturlar. Başka dinlerde yokturlar... 

EDÂ, KAZÂ VE NÂFİLE... 
Vâcibleri terk edeni görünce, terk etmesine mâni olurdu. Kendisi ara sıra terk etmiş ise, (Sünnet-i gayr-ı müekkede) denir. Müekked sünneti, özürsüz olarak devâmlı terk etmek mekrûh olur. Küçük günâh olur. Allahü teâlâ, bütün ibâdetlere sevâb vereceğini vadetti. Söz verdi. Fakat, ibâdete sevâb verilmesi için, niyyet etmek lâzımdır. Niyyet, emre itâat ve Allahü teâlânın rızâsına kavuşmak için yaptığını kalbinden geçirmek demektir. [Bu üç kısm ibâdeti belli zemânlarda yapmaya (Edâ etmek) denir. Zamânında yapmayıp, zamân geçtikten sonra yapmaya (Kazâ etmek) denir. Edâ veyâ kazâ etdikten sonra, kendiliğinden tekrâr yapmaya (Nâfile ibâdet) denir. Farzları ve vâcibleri nâfile olarak yapmak, müekked sünnetleri yapmaktan dahâ çok sevâb olur...” 

Toplam Görüntülenme: 1027

Yayın tarihi: Cuma, 16 Aralık 2011

Bunları okudunuz mu?