Evliyânın baş tâcı Abdurrahmân Tafsûncî

Meşhurların Son Sözleri

Cumartesi, 22 Eylül 2007

Abdurrahmân Tafsûncî, meşhûr velîlerdendir. Künyesi Ebû Muhammed’dir. Tafsûnc veya Tagsûnc denilen yerde yerleştiği için Tafsuncî nisbesi ile meşhur oldu. Tafsûnc, Bağdâd’a bağlı ve Dicle kıyısında bir beldenin adıdır.
Abdurrahmân Tafsûncî hazretlerinin doğumu ve nesebi hakkında kaynaklarda bilgi yoktur. Abdülkâdir Geylânî hazretlerinin talebesidir. 1115 (H.550) senesinden önce hocası Abdülkâdir Geylânî’nin sağlığında vefât etti. Kabri Tafsûnc’da olup ziyâret yeridir...

Devamını oku...

Rüzgâra emret beni Hindistan'a iletsin!

Meşhurların Son Sözleri

Perşembe, 20 Eylül 2007

Süleyman aleyhisselamın sarayına kuşluk vakti saf bir adam telaşla girer. Nöbetçilere, hayati bir mesele için Hazreti Süleyman’la görüşeceğini söyler ve hemen huzura alınır. Süleyman aleyhisselam benzi sararmış, korkudan titreyen adama sorar:
-Hayrola ne var? Neden böyle korku içindesin? Derdin nedir? Söyle bana!..

Devamını oku...

Ümmü Varaka (radıyallahü anha)

Meşhurların Son Sözleri

Perşembe, 20 Eylül 2007

Ümmü Varaka (radıyallahü anha) hanım sahabelerdendir. Allah yolunda şehîd olmayı çok istiyordu... Bir Ramazan günüydü. Bedir Harbi hazırlıkları başlamıştı. Ümmü Varaka büyük bir heyecanla Fahr-i Kâinat Efendimizden şöyle bir ricada bulundu:
“Yâ Resûlallah! Bana müsaade etseniz de sizinle birlikte harbe katılsam! Yaralılarınızı tedâvî edip, hastalara baksam! Kim bilir belki de Allah yolunda şehîdlik de nasip olur...”

Devamını oku...

Mâlikî fıkıh âlimi Abdullah Menûfî

Meşhurların Son Sözleri

Salı, 18 Eylül 2007

Abdullah bin Muhammed Menûfî, evliyânın meşhûrlarından ve usûl, tefsîr, nahiv ve Mâlikî mezhebi fıkıh âlimlerindendir. 1287 (H.686) senesinde Mısır’ın Buhayra şehrinde doğdu. Sonra Menûf’a yerleşti. Mağribî ve Menûfî nisbesiyle meşhûr oldu. 1347 (H.748)’de Mısır’da vefât etti.

Devamını oku...

Benî İsrâîl, Ba'lbek ve İlyâs aleyhisselâm...

Meşhurların Son Sözleri

Salı, 18 Eylül 2007

İsrâîloğulları Filistin’i ele geçirince, kabîlelerden biri Ba’lbek’e yerleşmişti. Başlarında zâlim bir hükümdar vardı. Şehrin ismi önceleri “Bek” idi. Ancak bu zâlim kral, “Ba’l” adında bir put yaptırdı ve halkı bu puta tapmaya zorladı. Ve Ba’l ile Bek ismi birleşerek, bu şehre “Ba’lbek” denildi. İşte Hazret-i İlyâs, bu beldeye peygamber olarak gönderildi.
İlyâs aleyhisselâm İsrâîloğullarına buyurdu ki:
“Ba’l putuna tapmaktan vazgeçiniz! Her şeyin yaratıcısı olan Allah’a îman ve ibâdet ediniz!”

Devamını oku...

Bir gayri müslimin güzel sonu...

Meşhurların Son Sözleri

Pazartesi, 17 Eylül 2007

Bir Müslüman inançlarının gereğini tam yapamıyorsa en azından bundan üzüntü duyması ve başkalarının ibadetlerine saygı göstermesi gerekir. Mesela şimdi mübarek ramazan ayındayız. Bu aya saygılı olmak, hürmet göstermek, şartlarına uygun olarak oruç tutmakla, namaz kılmakla ve dinin diğer emir ve yasaklarına uymakla olur.
Herhangi bir özür ile oruç tutamayanların, bu aya hürmet için, oruç tutamadıkları günlerde, gizli yemeleri ile olur. Çünkü, bu aya, oruç tutana hürmetsizlik imanı tehlikeye sokar.

Devamını oku...

Menderes'in bakanı Fatin Rüştü Zorlu

Meşhurların Son Sözleri

Cumartesi, 15 Eylül 2007

Fatin Rüştü Zorlu, Türkiye Cumhuriyetinin idam edilen tek dışişleri bakanıdır. 1912 senesinde İstanbul’da dünyaya geldi. Galatasaray Lisesi, Paris Siyasi İlimler Mektebi ve Cenevre Hukuk Fakültesini bitirdikten sonra 1932’de Siyaset Dairesi II. Şubesinde Aday Meslek Memuru olarak göreve başlamış, sonra çeşitli memleketlerde büyükelçilik vazifelerinde bulunmuştur...

Devamını oku...

Tâbiînin büyüklerinden Alkame bin Kays

Meşhurların Son Sözleri

Cuma, 14 Eylül 2007

Tâbiînin büyüklerinden olan Alkame bin Kays, Kur’ân-ı kerîmi ve fıkıh ilmini Eshâb-ı kirâmdan Abdullah ibni Mes’ûd’dan öğrendi. Onun derslerinde çok üstün bir seviyede yetişti. Nitekim hocası Abdullah ibni Mes’ûd; “Benim okuduğum her şeyi okur ve bildiklerimi bilir” buyurmuştur.
İbrâhim Nehâî anlatır: “Alkame bin Kays, Abdullah ibni Mes’ûd’un huzûrunda Kur’ân-ı kerîm okurdu. Abdullah ibni Mes’ûd onu dinledikçe; “Oku! Anam babam sana fedâ olsun!” derdi.

Devamını oku...

Topal Koyun

1001 Osmanlı Hikayesi

Cuma, 14 Eylül 2007

İran'a açtığı seferde Sivas'a doğru yol almakta iken, yaşlı bir çoban koşarak Yavuz'un huzuruna geldi ve:
- Sulağımıza hoş geldin Sultanım! Görüyorum ki yorgunsun, açsın. Bu fakire misafir olursan gönül alırsın, dedi

Devamını oku...

ABDESTSİZ NÖBET TUTMAM

1001 Osmanlı Hikayesi

Cuma, 14 Eylül 2007

Sultan İkinci Abdülhamid Han zamanında, Sarayda gece gündüz nöbet tutan hassa askerleri vardı. Bu nöbetçilerin geleneksel olarak geceleyin bir seslenişleri yankılanırdı etrafta:
- Kimdir o?
- Kim var orda?..

Devamını oku...