Hasan Feyzi Efendi

Hasan Feyzi Efendi, on dokuzuncu yüzyılda yaşayıp, Denizli civarında halka İslâmiyetin emir ve yasaklarını anlatan din büyüklerindendir. 1885 yılında vefât etmiştir. Türbesi Denizli’nin Kuşpınarı Mahallesinde kendi yaptırdığı câminin yanındadır. 
Hasan Feyzi Efendi sohbetlerinde daima İmam-ı Rabbânî hazretlerinin Mektubat kitabından okurdu. Vefatından önceki son sohbetinde şunları şöyledi: 

“İnsanı Allahü teâlânın rızasına, sevgisine kavuşturacak işler, farzlar ve nâfileler olmak üzere ikiye ayrılır. Farzların yanında nâfilelerin hiç kıymeti yoktur... Nâfile işler, farzları gözetmek ile ve haramlardan, mekruhlardan sakınmak ile birlikte yapılırsa, elbette daha güzel, çok güzel olur. Fakat böyle olmazsa, pek zararlı olur. Meselâ zekât olarak bir dank [yâni bir dirhemin dörtte birini ki, bir gram gümüş demektir] bir Müslüman fakire vermek, nâfile olarak dağlar kadar altın sadaka vermekten, hayrât, hasenât ve yardımlar yapmaktan kat kat daha iyidir, kat kat daha çok sevaptır. Bu bir dank zekâtı verirken, bir edebi gözetmek, meselâ, akrabâdan bir fakire vermek de, nâfile iyiliklerden kat kat daha faydalıdır. Bundan anlaşılıyor ki, yatsı namazını gece yarısından sonra kılmak ve böylece gece namazı sevabını da kazanmayı düşünmek, çok yanlıştır. Çünkü, hanefî mezhebindeki imamlara göre yatsı namazını gece yarısından sonra kılmak mekruhtur. Sözlerinden de, (Kerâhet-i tahrîmiyye) olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü, yatsı namazını gece yarısına kadar kılmak mubâh demişlerdir. Gece yarısından sonra kılmak mekruh olur buyurmuşlardır... Mubâhın karşılığı olan mekruh ise, tahrîmen mekruhtur. 

YATSIYI GECİKTİRMEK!.. 
Şâfi’î mezhebinde gece yarısından sonra yatsıyı kılmak câiz değildir. Bunun içindir ki, gece namazı kılmış olmak için ve bu vakitte zevk ve cemiyyet elde etmek için, yatsıyı gece yarısından sonraya bırakmak çok çirkindir. Böyle düşünen bir kimsenin, yalnız vitir namazını gece yarısından sonraya bırakması yetişir. Vitir namazını gece yarısından sonra kılmak müstehabdır. Böylece, hem vitr namazı müstehab olan vaktinde kılınmış olur, hem de gece namazı kılmak ve seher vaktinde uyanık bulunmak nîmetlerine kavuşulmuş olur. O hâlde bu işten vazgeçmek ve geçmiş namazları kaza etmek lâzımdır...”

Toplam Görüntülenme: 1042

Yayın tarihi: Pazartesi, 10 Ekim 2011

Bunları okudunuz mu?