Ebû Ahmed Çeştî hazretleri

Büyük velî Ebû Ahmed Çeştî hazretleri, 873 (H.260) senesinde Afganistan’da dünyâya geldi. Büyük bir dikkat ve ihtimâm ile yetiştirildi. Kıymetli hocalardan din ve fen ilimlerini öğrendi. Ebû Ahmed’in sohbetinde bulunanlar, maddî ve mânevî hastalıklardan şifâ bulurdu...
Bu mübarek zat, sohbetlerinde buyurdu ki:

“İnsanoğlu dünyâya etten bir kanat ile gelir. Üstünde çeşit çeşit nîmetlerin bulunduğu yükseklikler, altta ise Cehennem ateşi vardır. İnsanoğlu bu kanadını iyi besleyip, damarlarını iyi kuvvetlendirmeli ki, kanat zayıf olup, vazîfesini yapamayacak hâle gelmesin ve sâhibini ateşe düşürmesin.”
“Allahü teâlâ bir kulu için hayır murâd edince, onun kalbine hakîkî ilimleri yerleştirir.”
“Kur’ân-ı kerîmi hakîkî olarak dinleyebilmenin, böylece onun mânevî lezzetinden haz alabilmenin ilk mertebelerinden birisi, fânî olan mahlûkların hepsini, gözünden ve gönlünden silmektir.”
“Bir talebe, kendisine ilim ve edeb öğreten ve hakîkî âlim olan hocasına edep ve muhabbetle nazar edip bakınca, hak yoluna girmiş olur.”
“Mahlûklar arasında hîlekârlık, düzenbazlık olmadığı zaman, Allahü teâlânın tevfîk, yardım ve başarı ihsânları yağmur misâli yağmaya başlar.”
“Allahü teâlâyı tanıyan âriflerin, dünyâya düşkün olanlardan kaçıp, onlardan uzaklaşmaları, onların üzerinde dünyâ cîfesinin pis kokusu duyulup, etrâfı rahatsız ettiği içindir.”

“GÖZLER DÖRT KISIMDIR”
“Bakış durumlarına göre gözler dört kısımdır. Birincisi; peygamberlerin gözleridir ki, görüşü kuvvetli ve keskindir. Tesirini ilk bakışta gösterir. Bu gözlerin sıhhati tamdır. İkincisi; velî zâtların gözü olup, bunların da sıhhatleri tam olmakla berâber görüşleri birinci kısımdakiler kadar kuvvetli değildir. Üçüncüsü; müminlerden gâfil olanların gözüdür ki, görünüşte var olduğu hissedilir ve görülür. Fakat görüşü zayıftır, tesir etmez. Yâni perdelidir. Dördüncüsü ise; kâfirlerin gözü olup, kördür ve hiçbir hakîkati göremezler.”
Ebû Ahmed Çeştî 965 (H.355) senesinde Çeşt’te vefât etti. Vefatından evvel buyurdu ki:
“Evliyâ, bütün gizliliğine ve tanınmamasına rağmen bir lamba gibidir. Etrâfını aydınlatır. İnsanlar, kendilerine gelen birçok faydalı şeyin onun sebebi ve hürmetine geldiğini anlayamazlar. Bunun böyle olduğunu, çoğu zaman velînin kendisi bile bilmez.”

Toplam Görüntülenme: 1060

Yayın tarihi: Cuma, 08 Temmuz 2011

Bunları okudunuz mu?