Bitlisli Edhem Baba

Edhem Baba 1804 (H.1219) senesi Bitlis’te doğdu. 1886 (H. 1304) senesinde İstanbul’da vefât etti. Cenâze namazı Fâtih Câmiinde kılınıp Edirnekapı Kabristanına götürülürken Kabakulak Dergâhı bahçesine defnedildi. Kabakulak Dergâhı Karagümrük’te Vatan Caddesi yönünde iki yüz metre içeride Kabakulak sokaktadır. 
Edhem Baba, sohbetlerinde buyurdu ki: 

“Bir kul Kur’ân-ı kerîmi hatmederse, melekler onun iki gözü arasını öperler.” 
“Kişi gazabını yenmedikçe, takvâ sâhibi olamaz.” 
“Kim Allahü teâlâdan dünyâyı isterse, Allahü teâlâ da onun dünyâda uzun zaman kalmasını ister.” 
“Ana ve babanın evlatlarına duâları, bir peygamberin ümmetine olan duâsı gibidir.” 
“Verâ, şüphelilerden temizlenmek ve her an nefisle muhâsebe etmektir.” 
“Kötü insanlarla arkadaşlık yapmak, hayırlı insanlara sû-i zana, kötü düşünmeye sebeb olur.” 
“Cimrinin yüzüne bakmak, insanın kalbini karartır.” 
“Akıllı kimse, hayrı ve şerri bilen kimse değildir. Akıllı kimse hayrı gördüğünde ona tâbi olan, şerri gördüğünde ondan kaçınan kimsedir.” 
“Ölümü hatırladığın zaman, dünyânın güzelliği ve şehvetleri senden gider.” 
“Kötülüklerini gizlediğin gibi iyiliklerini de gizle.” 
“Dün öldü, bugün can çekişiyor, yarın doğmadı. Öyle ise şu anı değerlendirmek için amele sarıl.” 

“YAZIK O KİMSEYE Kİ!..” 
Vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki: “Sahîfelerinize ne yazdığınıza dikkat ediniz. Çünkü bu, Rabbinize karşı okunacaktır. Yazık o kimseye ki çirkin söz konuşur. Eğer içinizden biri bir kardeşine içinde çirkin söz bulunan bir yazı gönderse, şüphesiz bu bir hayâsızlık olur. Ya Rabbine karşı kötü söz söyleyenin hâli ne olur?” 
“Şaşarım o adamın aklına ki din kardeşini arkasından çekiştirir de yüzüne gelince ona sevgi gösterir, hemen onu övmeye başlar. Kim insanların şeref ve haysiyetiyle oynadığı halde, Allahü teâlânın kendisini sevdiğini iddiâ ederse, şüphesiz o bir yalancıdır. Çünkü o bir şeytandır. Şeytan ise Allahü teâlânın düşmanıdır.” 
“Amellerin kıymetlisi üç tânedir: Birincisi mal az olduğunda da cömert olabilmektir. İkincisi, tenhâda da verâ sâhibi olabilmek yâni haramlardan kaçınabilmektir. Üçüncüsü, kendisinden korkulan ve bir şeyler umulan kimsenin huzûrunda da hakkı söyleyebilmektir.”

Toplam Görüntülenme: 1300

Yayın tarihi: Cuma, 19 Ağustos 2011

Bunları okudunuz mu?