Bir hikmet ehli Ebu Nasr Serrâc

Ebu Nasr Serrâc hazretleri, 988 (H.378) yılında İran’ın Tûs şehrinde vefât etti. Ebû Muhammed Mürteiş’in talebesi idi. Sırrî-yi Sekatî ve Sehl-i Tüsterî gibi büyük evliyâları gördü. Onun, kıymetli sözlerinden ve daha önceki İslâm âlimlerinin nasîhatlerinden yaptığı nakillerden bâzıları şöyledir:

EDEBİN ÜÇ ŞEKLİ VARDIR
“İnsanlar edebi üç ayrı şekilde anlamaktadırlar. Dünyâ ehlinin edebi; fesâhat ve belâgat ilimlerine sâhip olup, pâdişâhların isimlerini ve şiirlerini ezberlemektir... Dünyâya ehemmiyet vermeyen zâhidlerin edebi; riyâzet çekerek nefsi ıslâh etmek, şehvet ve arzularını terk ederek dînin emir ve yasaklarına uygun hareket etmektir... Âriflerin edebi; kalb temizliği, sırların kontrolü, vaktin muhâfazası, hatıra gelen şeylere iltifât edilmemesi, taleb, huzûr ve kurb ânında edebe riâyet edilmesidir.”
“İbn-i Rüveym’e, Allahü teâlânın insanlar üzerine ilk olarak farz kıldığı şeyin ne olduğu soruldu. O da, (Mârifettir. Nitekim Allahü teâlânın, meâlen ‘Ben cinni ve insi yalnız bana ibâdet etsinler diye yarattım’ [Zâriyât sûresi: 56] şeklinde bildirdiği âyet-i kerîmede ibâdet etsinler kısmını İbn-i Abbâs hazretleri, ‘Tanısınlar’ şeklinde tefsîr etmiştir) buyurdu.”
“Tevekkülü Ebû Bekr Dekkâk ve Sehl bin Abdullah’ın şu sözleri ne güzel anlatır: Tevekkül; yarını düşünmeyip, hayatının o günde son bulacağını düşünmektir. Tevekkül; kulun Allahü teâlânın irâdesine kendisini tam teslim etmesidir... Tevekkülün şartı, Ebû Türâb Nahşebî’nin şu sözünde bildirilmiştir: Bedeni Allahü teâlâya ibâdette kullanıp, kalbiyle Rabbine bağlanmak, Allahü teâlânın kâfî olduğuna kalbin mutmain olması, verilirse şükredip, verilmezse sabretmektir.”

SEVGİ VE KORKUNUN NETİCESİ!..
Yahyâ bin Muâz buyurdu ki: “Allahü teâlâyı seversen, halk da seni sever. Allahü teâlâdan ne kadar korkarsan, insanlar da o kadar senden korkar. Sen ne kadar Allahü teâlâ ile meşgûl olursan, insanlar da o kadar seninle meşgûl olur.”
Ebu Nasr Serrâc hazretleri vefat ederken buyurdu ki: “Dünyâyı iki defâ terk etmek lâzımdır. Önce dünyânın her türlü nîmetlerini terk etmek. Sonra nîmetlere şükür için dünyâya dönmek ve dünyâ hırsından uzak olmaktır.”

Toplam Görüntülenme: 1101

Yayın tarihi: Perşembe, 25 Mart 2010

Bunları okudunuz mu?