Vekî’ bin Cerrâh

Vekî’ bin Cerrâh hazretleri, Tebe-i tâbiînin büyük âlimlerindendir. Irak’ta Kûfe şehrinin Feyd köyünde, 746 (H.129) tarihinde doğduğu rivâyet edilir. Ehl-i sünnetin amelde en büyük mezhebi Hanefî mezhebinin kurucusu İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe ve onun talebelerinden Züfer bin Huzeyl, Ebû Yûsuf, büyük İslâm âlimlerinden müctehid Süfyân-ı Sevrî dâhil, devrin pek çok âliminden ders aldı. İmam-ı Şafii ve birçok büyük âlim de ondan ilim öğrenmiştir... 

Birisi kendisine eziyet etse, hemen oracıkta oturur, çok üzülür ve; “Eğer Allahü teâlâya karşı bir günah işlemeseydim, Allahü teâlâ bunu başıma musallat etmezdi” der, istigfâra başlar, cenâb-ı Hakka günahını bağışlaması için yalvarırdı. 

Kendisi; “Biz ilmin talebini, oruçla takviye ettik ve ilmin gösterdiği yolda amel ettik” ve “Kırk sene kadar dünyâ lezzetlerinden bir şey tatmadık” buyurdu. 

Vekî’ bin Cerrâh buyururdu ki: “Hak ehline târif edilen yol, esas gâyedir. Ona girmek ve ötelere ulaşmak için, sâdık olmak lâzımdır. Başka türlü olmaz.” 

“Dünyâlığa düşkün olmayınız. Ondan sâdece ihtiyâcınız kadar alınız. O aldığınız da helâl yoldan olsun.” 

“Helâlin hesâbı, haramın cezâsı vardır.” 

“Akıllı, Hak teâlânın azamet ve kudretini anlayandır. Yoksa, dünyânın hîle ve desîselerine saparak, dolap çeviren kimse değildir.” 

“Bâzı kitaplarda okudum. Allahü teâlâ şöyle buyuruyor: Ben kuluma kâfiyim. Yeter ki, o bana tâatte bulunsun. Beğendiğim şeyleri yapsın. Ben ona istemeden verir, dileklerini yerine getiririm. Çünkü ben, onun ihtiyâcını, ona lâzım olanı, daha iyi bilirim.” 

 

ŞEYTANA AĞIR GELEN!.. 

“Şeytana, dağları parça parça etmek zor gelmez. Lâkin, akıllı bir mümine karşı koymak, onun için çok ağır bir iştir. Çünkü, akıllı ve bilgili mümin, basîret ve firâset sâhibidir. Baktığına, Allahü teâlânın nûruyla bakar. Onun için böyle bir mümin, şeytana, demirden daha sert ve kuvvetli gelir. Bu yüzden şeytan akıllı müminden, bir çâresini bulup uzaklaşmak ister. Bu defâ câhil kimsenin yanına gider, onu esir edip, kötülüklere sürüklemek için koşar.” 

Vekî’ bin Cerrâh hazretleri, 812 (H.197) senesi hac dönüşü Feyd köyünde vefât etti. Kabri hac yolunda “Âhır-ül-Kubûr” denilen yerdedir. Vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki: 

“Kim, Kur’ân-ı kerîm mahlûktur derse, küfre girmiştir.” 

Toplam Görüntülenme: 863

Yayın tarihi: Cuma, 22 Haziran 2012

Bunları okudunuz mu?