Urûdek Fırâtî

Urûdek Fırâtî rahmetullahi aleyh, evliyânın büyüklerindendir. Irak'ta Şa'bâniye köyünde yaşamıştır. 673 (m. 1276) senesinde vefât etti. Sohbetlerinde buyurdu ki: 

Resûlullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) ümmî idi. Buna rağmen, Araplardan hiçbir hatîb O'nun getirdiği Kur'ân-ı kerîmin benzerini getirememişlerdir. Bu da göstermektedir ki, Kur'ân-ı kerîm Allahü teâlânın kelamıdır... 

Allahü teâlâ, Kur'ân-ı kerîmin birçok yerinde, emr-i bi'l-ma'rûf ve nehy-i ani'l-münkerin (iyiliği emredip, kötülükten alıkoyma) farz olduğunu ehemmiyetle buyurdu. Resûlullah da bu husûsu muhtelif hadîs-i şeriflerinde beyan buyurdular. Selef-i sâlihîn ve Fukaha-i kiram bunun farz olduğunda icmâ' etti (ağız birliğine vardılar). 

Allahü teâlâ, emr-i bi'l-ma'rûf ve nehy-i ani'l-münkerin farz olduğunu, Lokman Hakîm'in dilinden şöyle buyurmuştur. "Yavrum! Namazı dosdoğru kıl, iyiliği emret ve kötülükten alıkoy. Bu husûsta sana isâbet edecek olan eziyete katlan. Çünkü bunlar, kesin olarak farz kılınan işlerdendir" (Lokman-17) Resûlullah da şöyle buyurmaktadır: "Bir kavmin içinde kötülük; günah ve fuhuş işleyen bir kimse olsa, onlar da buna engel olmaya muktedir oldukları hâlde, engel olmasalar, Allahü teâlâ, ölmeden önce onlara cezalarını verir..." 

Allahü teâlâ; "Artık beni zikredin (anın), ben de sizi zikredeyim (anayım)." (Bekâra-152) buyurdu. Bu âyet-i kerîme, Allahü teâlâyı zikretmeyi emrediyor. Allahü teâlâyı zikretmek (anmak) çeşitli şekillerde olur. Bu husûsta Selef-i sâlihînden şu açıklamalar bildirilmiştir: "Beni, bana itaat etmek sûretiyle zikrediniz (hatırlayınız), ben de sizi, size merhamet etmek sûretiyle zikredeyim." "Siz, bana size verdiğim ni'metlerle karşı sena (övgü) ediniz, ben de sizi, bana yapmış olduğunuz ibadet ve tâatlerle (beğendiğim işlerle) anayım." "Siz, beni bana şükretmek sûretiyle anın, ben de sizi, size mükâfat vermek sûretiyle anayım." 

Urûdek Fırâtî hazretleri, vefatından kısa bir zaman evvel buyurdu ki: 

"Allah yolunda öldürülenlere (Onlar ölülerdir, demeyin, Hakîkatte onlar diridirler. Fakat siz anlayıp bilemezsiniz [Bekâra-154]) âyet-i kerîmesi, şehîdlerin, öldükten sonra Allahü teâlâ tarafından diriltildiklerini bildirmektedir. Mü'minlerin öldükten sonra, fakat kıyâmetten önce diriltilip, Allahü teâlânın ni'metlerine kavuşmaları caiz ve mümkün olunca, kâfirlerin de öldükten sonra diriltilip, kabirlerinde azâb görecekleri de caiz ve mümkün olmaktadır." 

Toplam Görüntülenme: 843

Yayın tarihi: Pazar, 27 Ocak 2013

Bunları okudunuz mu?