Şeyhülislâm Abdullah Efendi

Yenişehirli Abdullah Efendi, Hânefî mezhebi fıkıh âlimlerinden ve elliyedinci Osmanlı şeyhülislâmıdır. Yenişehir’de doğdu. 1156 (m. 1744) senesinde İstanbul’da vefât etti. Kanlıca’da İskenderpaşa Câmii bahçesinde medfûndur. “Behcet-ül-fetâvâ” adlı fetvâ kitabını yazmıştır...

MATBAA HAKKINDAKİ FETVASI...
İlk tahsîlini memleketi olan Yenişehir’de yaptıktan sonra İstanbul’a gelen Abdullah Efendi, zamanının âlimlerinden aklî ve naklî ilimleri tahsîl etti. Yapılan imtihanı kazanarak, müderrislik ruûsunu (diplomasını) aldı. Çeşitli medreselerde müderrislik yapıp talebe yetiştirdi. Haleb ve Bursa kadılıklarında bulundu. Anadolu Kadıaskerliğine tayin edildi. 1130 (m. 1718) senesinde şeyhülislâmlık yüksek makâmına getirildi. Bu yüksek vazîfeyi doğruluk ve adâletle yürüttü. Sultan Üçüncü Ahmed Hân ve Dâmâd İbrâhim Paşa ile iyi anlaşıp hizmette bulundu. Pâdişâhın iltifât ve ihsânlarına kavuştu...
Yenişehirli Abdullah Efendi, on üç seneye yakın şeyhülislâmlığı zamanında, doğruluk ve adâletle hareket etti ve zamanındaki birtakım yeni gelişmelere dâir fetvâ verdi. Matbaacılığın Türkiye’de kuruluşuyla ilgili verdiği fetvâ ile İbrâhim Müteferrika’nın matbaa kurmasına yardım etmişti. Behcet-ül-fetâvâ adlı fetvâ kitabıyla Mir’at hâşiyesi vardır.
Yenişehirli Abdullah Efendi’ye matbaa açmak, kitap basmak hususu sorulduğunda şöyle cevap verdi:

“GÜZEL BİR İŞ OLUR”
“Kitap basma san’atını iyi bilen bir kimse, bir kitabın harflerini ve kelimelerini birer kalıba çıkarıp, buradan kâğıtlara basmakla bu kitapdan az zamanda kolayca çok sayıda kitap elde ediyor. Böylece çok ucuz kitap yazılmasına sebep oluyor. Fâideli bir iş olduğundan dînimiz bu kimsenin bu işi yapmasına izin verir. Kitapda yazılı ilmi bilen birkaç kişi, önce kitabı tashih etmelidir. Tashih ettikten sonra basılırsa, güzel bir iş olur...”
Bu fetvâ, dînimizin ilme ve fenne verdiği kıymeti bildirmektedir...
Yenişehirli Abdullah Efendi, hac ibâdetini yerine getirip, sevgili Peygamberimizin mübârek kabrini ziyâret ettikten sonra İstanbul’a döndü. Hac dönüşünde uzun müddet İstanbul dışındaki çiftliğinde kaldıktan sonra, Kanlıca’daki evinde ikâmete memûr edildi, istirahat edip, ibâdetle meşgûl olduğu sırada vefât etti. Son sözü “Yâ erhamerrâhimîn” oldu...

Toplam Görüntülenme: 1626

Yayın tarihi: Cumartesi, 23 Mayıs 2009

Bunları okudunuz mu?