Pertevniyâl Vâlide Sultan

Pertevniyâl Vâlide Sultan, Sultan İkinci Mahmûd Hanın hanımı ve Sultan Abdülazîz Hanın annesidir. 1830’dan önce İkinci Mahmûd Hanla evlendi. Oğlu Abdülazîz Hanın tahta geçmesi (1861) üzerine “Vâlide Sultan” unvânını aldı.

KİMSESİZLERE SAHİP ÇIKTI
Oğlu Abdülazîz Hanın, Midhat Paşa ve yandaşları tarafından şehit edilmesi (1876) üzerine inzivâya çekilen Pertevniyâl Vâlide Sultan, küçük çocukları yetiştirmekle meşgul oldu. Birçok kimsesiz çocuğu yetiştirip evlendirdi. Sultan İkinci Abdülhamîd Hanın hanımı Müşfika Hanımı da bizzat yetiştirmişti. 
Bu mübarek hatun, her gün akşam namazını müteâkip secdeye kapanır; “Her şeyi affederim, oğlumun katillerini affetmem” diyerek gözyaşı dökerdi. 1883 senesinde vefât eden Pertevniyâl Vâlide Sultan, Aksaray’da kendi adıyla anılan câminin türbesine defnedildi...
Pertevniyâl Vâlide Sultan, daha çok Aksaray’da yaptırdığı kendi adıyla anılan câmisiyle tanınır. Eser 19. yüzyıl Türk mîmârisinde büyük ölçüde etkili olan eklektik üslupta inşâ edilmiştir. Câmi; yanına yapılan çeşme, muvakkithâne, kütüphâne, mektep, türbe, müezzin odaları ile bir külliye hâlindedir. 1953’te yıkılan türbe 1969’da yeniden inşâ ettirildi. Pertevniyâl Vâlide Sultan, külliyesinden başka bugün Pertevniyâl Lisesi olarak bilinen Mahmûdiye Mektebiyle çeşitli semtlerde birçok çeşme yaptırarak hayır ve iyiliklerinin öldükten sonra da devamını temin etmiştir. Hâtırât’ı İstanbul Üniversitesi Kütüphânesinde mevcuttur.
Pertevniyâl Vâlide Sultan vefat ettiğinde, kendisini sâlih bir kimse rüyâsında güzel bir makâmda gördü ve sordu:
“Yaptırdığın mâbed dolayısıyla mı Allâhü teâlâ seni bu makama yükseltti?” Pertevniyâl Vâlide Sultan:
“Hayır” dedi. O sâlih zât şaşırarak:
“O hâlde hangi amelinle bu mertebeye ulaştın?” diye sordu. Vâlide Sultân şu ibretli cevabı verdi: 

“GİT, ŞU KEDİCİĞİ AL!..”
“Çok yağmurlu bir havaydı. Eyüb Sultan Câmii’ne ziyârete gidiyorduk. Yol üzerinde kaldırım kenarında oluşan su birikintisi içinde cılız bir kedi yavrusunun çırpındığını gördüm. Faytonu durdurdum; yanımdaki bacıya: 
“Git, şu kediciği al; yoksa zavallı boğulacak!..” dedim. Bacı ise: 
“Aman Sultânım! Senin de benim de üstümüz kirlenir” deyip getirmek istemedi. 
Ben de onu kırmamak için arabadan kendim inip çamurun içine girdim ve o kedi yavrusunu kurtardım. Kedicik titriyordu. Acıdım ve onu kucağıma alıp, iyice ısıttım. Çok geçmeden zavallıcık canlanıverdi. Allâhü teâlâ bu yüce makamı, işte o kediye olan bu küçük hizmet ve merhametimden dolayı bana ihsân eyledi.”

Toplam Görüntülenme: 1257

Yayın tarihi: Pazar, 02 Mayıs 2010

Bunları okudunuz mu?