Osmanlı Şeyhülislamı Dürrizade Arif Efendi


Dürrizade Mehmed Arif Efendi, seksenyedinci Osmanlı Şeyhülislamıdır. Şeyhülislam Dürrizade Mustafa Efendi’nin oğludur. Doğum tarihi belli değildir. İlk tahsilini babasından aldı. Daha sonra çeşitli medreselerde ilim tahsil etti. Nihayet müderrislik diploması alıp “Haric” rütbesine ulaştı. 

AYNI VAZİFEYE İKİ DEFA GETİRİLDİ
Bursa ve sonra İstanbul kadılıklarında bulunan Dürrizade, daha sonra sırasıyla Nakibül-eşraf, Anadolu Kazaskeri, Rumeli Kazaskeri ve Reis-ül-Ulema oldu. Nihayet Sultan Birinci Abdülhamid Han devrinde Şeyhülislam oldu. Altı ay sonra bu vazifeden ayrılıp, hacca gitti. Mekke-i Mükerreme’de bir müddet kalıp Anadolu’ya, Kütahya’ya gitti. Sultan III. Selim zamanında İstanbul’a geldi ve tekrar Şeyhülislamlık vazifesine tayin edildi. Buradan emekliye ayrıldı. 
Kıymetli sohbetleri vardır. Buyurdu ki:
“Ölümü bir tabağa koyup çarşıda satsalardı, âhiret ehli, başka bir şeye bakmayıp onu satın alırdı.”
“Cehennemliklerin amellerini işleyip, sonra da Cennet’i istemek büyük ahmaklıktır.”
“Tövbeden sonraki bir günah, tövbeden önceki yetmiş günahtan daha çirkindir. Kalb ve beden hastalıklarımız için en iyi ilâç, günahı terk etmektir.”
“Allahü teâlâyı sevdiğin kadar, herkes seni sever. Allahü teâlâdan korktuğun kadar, herkes senden korkar. Allahü teâlâya kulluk ettiğin miktârda, herkes sana yardımcı olur.”
“Dünyâ sevgisini terk etmek gâyet zordur. Ama Cennet’e kavuşmak için, dünyâyı terk etmek lâzımdır.”
“Dünyâ ekin yeri, insanlar da sanki ekindir. Ölüm, bu ekinleri biçen oraktır. Azrâil (aleyhisselâm) harman sâhibi, mezar da harman yeridir. Cennet ve Cehennem ise, ekinlerin durumuna göre konulacağı ambar gibidir. İnsanların da bir kısmı Cennet’e ve bir kısmı da Cehennem’e gideceklerdir.”
“En çok sevindiğim ve sevdiğim şey, Allahü teâlânın bana ihsân ve ikrâm ettiği îmân nîmetidir. En çok korktuğum şey ise, onun benden gitmesidir.”

“İSTİKAMETTEN AYRILMAYIN!”
Dürrizade Mehmed Arif Efendi, 1810 (H.1285) senesinde İstanbul’da vefat etti. Üsküdar’da Miskinler Kabristanına defnedildi. Son nasihati şu oldu:
“İstikametten ayrılmayın. Bu, fırka-i naciyedir. Ehl-i sünnettir. Resulullah’ın ve eshâbının yoludur. Göklerde ve yerlerde olanlar, hep Allahü teâlâyı tesbih ederler. O güçlüdür, hikmet sahibidir...”

Toplam Görüntülenme: 1402

Yayın tarihi: Cuma, 29 Ocak 2010

Bunları okudunuz mu?