Muhammed Taflâtî

Taflâtî hazretleri, Hadîs ve Hanefî mezhebi fıkıh âlimidir. Fas taraflarında doğdu. 1777 (H.1191) senesinde Kudüs’te vefât etti. 

Muhammed Taflâtî hazretleri, vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki: 

Bir kimsenin ölümünde hayır yok ise, hayâtında da hayır yoktur. Allahü teâlâya kavuşturduğu için, mevt (ölüm) sevilir. Sevdiğim adamın kalmasını da severim. Ölmesini de severim. Dost dosta kavuşmak istemez mi? Azrâîl “aleyhisselâm”, İbrâhîm aleyhisselâmdan rûhunu almak için izin isteyince, (Dost, dostun cânını alır mı?) dedi. Allahü teâlâ, Azrâîl “aleyhisselâm” ile haber gönderip, (Dost dosta kavuşmakdan kaçınır mı?) buyurunca, (Yâ Rabbî! Rûhumu hemen al!) diye duâ etti... 

Allahü teâlânın emirlerine uyan bir mü’mine, ölümden dahâ sevinçli bir şey olmaz. Allahü teâlâya kavuşmayı seven mü’min, mevti ister. Mevt, dostu dosta kavuşturan bir köprüdür. Kavuşmak şevki, büyük ve yüksek derecedir. Bu dereceye yükselen mü’min, mevtin gecikmesini istemez. Rabbine iştiyâkından dolayı, Ona kavuşmayı, Onu görmeyi sever. Cenneti seven ve ona hâzırlanan insan mevti sever. Çünkü, mevt olmayınca, Cennete girilmez. 

Bir kimsenin îmân ile öleceği son nefeste belli olur. Bir insan, bu devlete kavuşunca, Allahü teâlânın ihsânları başlar. Bu ânda, elbette sevinir. Saâdet sâhibi o kimsedir ki, Azrâîl “aleyhisselâm” gelip, (Korkma, Erhamürrâhimîne gidiyorsun. Asıl vatanına kavuşuyorsun. Büyük devlete erişiyorsun!) der. Böyle kimseye, bundan dahâ şerefli bir gün yoktur. Bu dünyâ, bir konaktır. O cihâna bakınca zindândır. Bu geçici varlık, bir görünüştür. Gölge gibi, yavaş yavaş çekilmekte, geçip gitmektedir. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: (İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar). Dünyâ hayâtı, rüyâ gibidir. Mevt uyandırıp, rüyâ bitecek, hakîkî hayât başlayacaktır. Müslümânın ölümü, hayâttır. Hem de, sonsuz hayât! 

CAN VERMEK ACISI!.. 

Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî “kuddise sirruh”, Azrâîl aleyhisselâmı görünce; (Çabuk gel, cânım çabuk gel. Beni Rabbime çabuk kavuştur!) demiştir. 

Cân vermek acısı, dünyâ acılarının hepsinden dahâ acıdır. Fakat, âhiret azâblarının hepsinden dahâ hafîftir. Mü’min, rûhunu teslîm edeceği vakit, rahmet meleklerini, Cennet hûrilerini görüp, onların zevki ile, cân verme acısını duymaz. Rûhu, tereyağından kıl çeker gibi, kolay çıkar. Ni’metlere kavuşur...

Toplam Görüntülenme: 782

Yayın tarihi: Salı, 28 Ağustos 2012

Bunları okudunuz mu?