Mütevazı şair Yenişehirli Avni

Meşhurların Son Sözleri

Cuma, 06 Ekim 2006

Avni, on dokuzuncu yüzyıl divan şairidir. 1826’da, bugün Yunanistan sınırlarında kalan Yenişehir’de (Larissa) doğdu. Asıl adı Hüseyin’dir. Fenarlı Sıdkı Ebu Bekr Paşanın oğludur. Arabi, Farisi ve Rumcayı çok iyi biliyordu. Vidin Valiliği sırasında Abdurrahman Sami Paşaya katiplik yaptı (1853). Daha sonra İstanbul’a geldi. Beşiktaş Mevlevihanesi Şeyhi Nazif Dede’ye damad oldu. Mustafa Nuri Paşanın Bağdat Valiliği ve Irak Müşirliği sırasında onunla birlikteydi...

Devamını oku...

“Nurlu Dede” Ömer Rûşenî

Meşhurların Son Sözleri

Perşembe, 05 Ekim 2006

Güzelhisar’da doğup yetişen Ömer Rûşenî, ilim tahsîli için Bursa’ya geldi. Yeşil Câmi imâretinde bulunan medreseye yerleşti. Orada bir müddet zâhirî ilimleri tahsîl ettikten sonra, içinde tasavvuf yoluna girme arzusu çoğalıp, Bursa’dan ayrılarak Karaman beldesine gitti. Seyyid Yahyâ Şirvânî hazretlerinin büyük kardeşi Alâeddîn Ali Aydınî’nin talebeleri arasına girdi. Daha sonra Bakü’ye giderek, Seyyid Yahyâ Şirvânî hazretlerinin sohbet ve hizmetine girdi. Kısa zamanda yükselerek hocasının önde gelen talebelerinden ve halîfelerinden oldu...

Devamını oku...

“İmâm Efendi” Osman Bedreddin

Meşhurların Son Sözleri

Çarşamba, 04 Ekim 2006

Osman Bedreddin (İmâm Efendi), Mahmud-ı Saminî hazretlerinin talebesidir. Onun huzurunda kısa zamanda kemâle erdi ve on sekiz gün gibi kısa bir zamanda icâzet aldı. Bu mübarek zat da hocası gibi, hayâtı boyunca dâimâ insanları saâdete kavuşturmak için çalıştı. Vaaz ve nasîhat etti...
Osman Bedreddin hazretleri vefâtından birkaç gün evvel vasiyetini yazdı. Vefât ettiğinde, halk arasında çok sevildiğinden, cenâzesinde büyük bir kalabalık toplandı. Harput’ta Meteris Kabristanına defnedildi...

Devamını oku...

İstanbul velîlerinden Sünbül Sinân Efendi

Meşhurların Son Sözleri

Salı, 03 Ekim 2006

Sünbül Sinân Efendi, bülûğ çağına kadar Isparta’nın Borlu kasabasında ilim tahsîl etti. Oradan İstanbul’a geldi. Fâtih Sultan Mehmed Hân ve Sultan İkinci Bâyezîd Hân devrinin meşhûr âlim ve velîlerinden olan Efdalzâde Hamîdüddîn Efendi’den ders aldı. Ayrıca “Çelebi Halîfe” ismi ile şöhret bulan Muhammed Cemâleddîn Efendinin de derslerine katıldı. Çelebi Halîfe onu sık sık odasına çağırır, baş başa sohbetlerde bulunurdu. Sünbül Sinân’a bol bol teveccüh eder, kalbinde bulunan feyzleri, onun kalbine akıtırdı...

Devamını oku...

Ali Gâlib Vasfî Efendi

Meşhurların Son Sözleri

Pazartesi, 02 Ekim 2006

Asîl ve âlim bir âileye mensûb olan Ali Gâlib Vasfî Efendi, zamânının usûlüne göre birçok hocalardan ilim tahsîl etti. Aklî ve naklî ilimlerde yüksek dereceye ulaştı. Ayrıca, babasından tasavvuf dersleri alıp yetişti. Okuduğu hocalardan icâzet, diploma ve babasından hilâfet alan Ali Gâlib Vasfî Efendi, Nâzilli’de uzun seneler İslâm dîninin emir ve yasaklarını insanlara anlattı. Onların dünyâda ve âhirette saâdete kavuşmaları için gayret etti.

Devamını oku...

Buhârâ’dan Erzurum’a... Seyyid Ahmed Merâmî

Meşhurların Son Sözleri

Pazar, 01 Ekim 2006

Buhârâ’dan gelip Erzurum’a yerleşen Seyyid Ahmed Merâmî hazretleri, hoşsohbet bir zat idi. Herkes tarafından çok sevilip, sayıldı. İlmi ve şöhreti kısa zamanda bütün çevreye yayıldı... İşte tam o günlerde, yana yana kendisine rehberlik edecek birini arayan İmâm Efendi (Hafız Osman Bedreddin), o zâtın ismini ve medhini duyunca, huzûruna kavuşmak için derhâl yola çıktı...

Devamını oku...

Harput velîlerinden Beyzâde Efendi

Meşhurların Son Sözleri

Cumartesi, 30 Eylül 2006

Beyzâde Efendi tahsîl çağına geldiğinde, ilk olarak “Şeyh’ül-ulemâ” diye tanınan Hacı Ali Efendi’den ders almaya başladı. Daha sonra Dağıstanlı Hâfız Mehmed Efendinin derslerine devâm etti. Genç yaşına rağmen tahsil döneminde zekâ ve dirâyetiyle kendini herkese sevdirip, durup dinlenmeden çalışarak yüksek derecelere kavuştu...

Devamını oku...

Garip göçmen Abdullah Dağıstanî

Meşhurların Son Sözleri

Cuma, 29 Eylül 2006

Abdullah Dağıstani’nin doğduğu günlerde Dağıstan, Rus işgal ordularının korkunç zulümleri altındaydı. Köyün manevi lideri olan dayısı ve ünlü bir hekim olan babası, Türkiye’ye hicret etmeği düşünmeğe başlamışlardı. Bu hicretin manevi açıdan o zaman uygun olup olmadığı konusunda Abdullah’ın fikrini sormuşlar, o da “Türkiye’ye göçelim” diye fikrini beyan etmişti. Hemen yola koyuldular ve Ruslar, Türkiye tarafına geçinceye kadar, hiçbirini fark edemediler, sağ salim Türkiye’ye ulaştılar. Daha sonra Şam’a yerleşen Abdullah Dağıstanî orada vefat etmiştir.

Devamını oku...

Kutlu talebe İmâm-ı Züfer

Meşhurların Son Sözleri

Perşembe, 28 Eylül 2006

İmâm-ı Züfer hazretleri, 728 (H.110) senesinde doğdu. 775 (H.158) senesinde henüz 48 yaşında iken Basra’da vefât etti. Aslen İsfehanlı olmasına rağmen Basra’da yaşayan Züfer bin Hüzeyl, orada ilim tahsîl etti. Önce zamânının âlimlerinden hadîs ilmini öğrendi. Sonra Kûfe’ye gidip İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe hazretlerinin derslerine devâm etti. Ondan fıkıh ilmini tahsîl ederek zamânının meşhûr fakîhlerinden oldu. İmâm-ı A’zam; “Talebelerimin en mükemmelidir” buyurarak, onu medhetti. İctihâd derecesine yükselip İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe hazretlerinin koyduğu usûl ve kâidelere göre ictihâdda bulundu. Hanefî mezhebinde fukahânın ikinci tabakasından yâni mezhepte müctehidlerden oldu...

Devamını oku...

Şeyh’ül-islâm Molla Gürânî

Meşhurların Son Sözleri

Çarşamba, 27 Eylül 2006

Molla Gürânî; heybetli, vakûr, sarsılmaz bir ilim haysiyetine ve ahlâkına sâhip bir zat idi. Fâtih Sultan Mehmed Han’ın yetişmesinde, büyük emeği geçmiştir. Fâtih, şehzâdeliğinden beri hocasını çok sever, saygı ve hürmette kusur etmezdi...
Bu mübarek zat, 1488 (H.893) senesinin bahar mevsiminde bir bahçe satın aldı. Kışa kadar o bahçede kaldı. Vezîrler haftada bir bu bahçede ziyâretine gelirlerdi. Kış geldiğinde iyice hâlsizleşti...

Devamını oku...