Buhârâlı velî Hâce Dehkân-ı Kılletî
Meşhurların Son Sözleri
Çarşamba, 15 Kasım 2006
Hâce Dehkân-ı Kılletî hazretleri, aslen Buhârâlıdır. On üçüncü asrın ortalarında vefât etmiş olup, kabri Buhârâ yakınlarında Hakrîz Hisârında Ayyâr Burcu yakınındadır.
Hace Evliyâ’nın önceki hocası, onu Abdülhâlık-ı Goncdüvânî’nin sohbetlerinden vazgeçirmeye, bu yolda ilerlemesine mâni olmaya çalıştı ise de başaramadı. Bunun için her gördüğü yerde kendisine hakâret ediyor, ayıplıyor, dil uzatıyor ve ağır sözler söylüyordu. Hâce Evliyâ ise hiç cevap vermeyip sabrediyordu...
“Allahü teala, Kifl’in günahlarını affetti!..”
Meşhurların Son Sözleri
Salı, 14 Kasım 2006
Zengin bir adam olan Kifl, ahlâkî değerlere önem vermeyen biriydi. Bütün servetini de faizden elde etmişti. Dara düşen kimse kendisine geliyor, o da yüksek bir faizle onlara para veriyordu...
Bir gün, bu Kifl’in kapısına borç için bir kadıncağız geldi. Bu kadın yakın zamanda kocasını kaybetmiş, namuslu, kendisini çocuklarına adamış bir anneydi. Bir süre, kocasından kalan şeylerle evini idare etmeye çalışmıştı. Ancak artık evde para kalmamıştı. O gün aklına evde dokuma yapıp onları yakın bir arkadaşı vasıtasıyla satmak geldi. Ancak bunun için bir dokuma tezgâhına ihtiyacı olacaktı. Tezgâhı alabilmek için de borç arayışına girdi. Yakın dost ve akrabalarından istedi; ama kimsede para yoktu. Çaresiz kalınca mecburen Kifl’e gitmeye karar verdi...
Hanbelî fıkıh âlimi Abdülazîz Hallâl
Meşhurların Son Sözleri
Pazartesi, 13 Kasım 2006
Abdülazîz bin Ca’fer hazretleri; Muhammed bin Osman bin Ebî Şeybe, Mûsâ bin Hârûn, Muhammed bin Fadl el-Vâati, Sa’îd bin Aceb el-Enbârî, Ebû Halîfe Fadl bin Hab-bâb, Ali bin Taygûr, Ca’fer el-Feryâbî, Ahmed bin Muhammed Ca’d, İbrâhîm bin Muhammed bin Heysem, Kâsım bin Zekeriyyâ el-Mutnz, Hüseyn bin Abdullah, Ebü’l-Kâsım el-Begâvî, Abdullah bin Ahmed, Ebû Bekr bin Ebû Dâvûd gibi pek çok değerli âlimden hadîs-i şerîf öğrenmiş, rivâyetlerde bulunmuştur.
Kuvvetli bir zekâya sahip olan Abdülazîz Hallâl; çok güç, anlaşılması zor olan meseleleri hemen anlardı. Hadîs âlimleri, onun sağlam, güvenilir bir râvi olduğunu bildirmişlerdir.
Büyük fıkıh âlimi Mekhûl eş-Şâmî
Meşhurların Son Sözleri
Pazar, 12 Kasım 2006
Mekhûl eş-Şâmî, zamânında, Şam’ın en büyük fakîhi (İslâm hukûku âlimi) idi. Resûlullah efendimizin hadîs-i şerîflerini öğrenmek için çok memleket dolaştı. Irak ve Medîne’ye gitti. Enes bin Mâlik, Ebû Umâme, Mahmûd bin Rebî’, Ubeydullah bin Muhayrız, Anbese bin Ebî Süfyân, Süleymân bin Yesâr, Tâvûs bin Keysân gibi zatlardan hadîs-i şerîf rivâyet etti. Hadîs ilminde sika (güvenilir) bir âlimdir.
Anadolu velîlerinden Muhammed Kadri Hazîn
Meşhurların Son Sözleri
Cumartesi, 11 Kasım 2006
Muhammed Kadri Hazîn ilk derslerini, âlim ve sâlihlerden olan babası ve dedesinden aldı. Ancak, küçük yaşlarda anne ve babasını kaybetti. O sırada evlerine Gavs-ı Geylânî’nin geldiğini gördü. Ona; “Oğlum üzülme! Baban, Rabbi’nin dâvetini kabûl ederek gitti. İşte her hususta babanım. Maddî ve mânevî hiçbir şeyden endişe etme” buyurdu.
Seyyid Muhammed Kadri Hazîn, zâhirî ilimleri Molla Abdurrahmân’dan öğrendi. Sonraları Şeyh Muhammed Said’in sohbetlerine devâm etti. Bağekun’da oturan Şeyh Muhammed Said’i dört defâ ziyâret etti. Bu ziyâretleri sırasında vilâyet makâmının en üst derecelerine kavuştu.
Sultân-ül-ulemâ Behâeddîn Veled
Meşhurların Son Sözleri
Cuma, 10 Kasım 2006
Muhammed Behâeddîn Veled hazretleri, Resûlullah efendimizin birinci halîfesi olan hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîk’in soyundandır. Belh şehrinde Hatîboğulları sülâlesindendir. İsmi Muhammed Behâeddîn’dir. Babası Hüseyin Hatîbî, dedesinin ismi de Ahmed Hatîbî’dir. 1151 (H.545)’te doğdu. 1228 (H.625) veya 1231 (H.628)’de Konya’da vefât etti. Annesi, Harezmşah Sultanlarından Alâüddîn Muhammed Harezmşah’ın kızıdır.
Süveyd Sincârî ve bir günahkârın affı
Meşhurların Son Sözleri
Perşembe, 09 Kasım 2006
Büyük velîlerden Süveyd Sincârî hazretleri, Diyarbakır’da doğdu. Doğum târihi bilinmemektedir. Musul’un yetmiş kilometre batısında bir kaza merkezi olan Sincar’da vefât etti. Kabr-i şerîfi orada olup, ziyâret mahallidir.
Süveyd Sincârî hazretleri, Allahü teâlânın, kulları arasından seçtiği ve dilinde hikmetli sözler söylettiği ve hârikulâde hallere kavuşturduğu velî bir kuluydu. Herkes tarafından sevilip saygı ve hürmet gördü. İlim, amel, ihlâs, zühd sâhibi olup, dünyâ ve dünyâlık olan şeylerden uzak durmakta emsalsizdi. Ömrünün çoğunu Sincar ve civârında geçirdi. Çok talebe yetiştirdi. Şeyh Hasan Telaiferî, Osman bin Âşûr Sincârî ve başka âlimler ona severek talebe olmuşlar ve sohbeti ile şereflenmişlerdir. Seyyid Abdülkâdir Geylânî hazretleri de sık sık Süveyd Sincârî’yi anıp, medhederdi.
Sadâkat denilince... Emîr Hüsrev Dehlevî
Meşhurların Son Sözleri
Çarşamba, 08 Kasım 2006
Emîr Hüsrev Dehlevî hazretleri, Hindistan’da yetişen büyük velîlerdendir. 1253 (H. 651)’de doğdu. KıÜüüçük yaşta ilim öğrenmeye ve şiir söylemeye başlayan bu mübarek zatın hâfızası fevkalâde kuvvetli, zekâsı ve anlayışı pek keskin, şiir söyleme kâbiliyeti de fazla idi. O zaman Hindistan’da bulunan evliyânın en büyüklerinden olan Sultan-ül-meşâyıh Hâce Nizâmüddîn-i Evliyâ hazretlerine talebe oldu. Hocasına olan muhabbet ve bağlılığı, sadâkati pekçok idi. Tam bir teslimiyet ile hocasının sohbetlerinde bulunur ve ziyâdesiyle istifâde ederdi. Hocası kendisini çok sever ve ona ayrıca husûsen teveccüh eder, yakınında bulundururdu. Diğer talebeler içinde, hocalarına en yakın olan bu idi...
Büyük f1k1h âlimi Abîde bin Amr
Meşhurların Son Sözleri
Salı, 07 Kasım 2006
Abîde bin Amr hazretleri Yemenli olup, mensûb olduğu kabilenin reisi idi. Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) hayatta iken, Mekke’nin fethedildiği günlerde Müslüman olmakla şereflendi. Fakat Peygamber efendimizi göremediği için sahâbî olamadı. Hz. Ömer’in halifeliği zamanında Medine’ye gelerek yerleşti. Eshâb-ı kirâmdan Hz. Ömer’den, Hz. Ali’den İbn-i Mes’ûd ve İbn-i Zübeyr’den (radıyallahü anhüm) hadîs-i şerîf rivâyet etmiştir.
Ebû Amr ve Hevazin Kabilesi
Meşhurların Son Sözleri
Pazartesi, 06 Kasım 2006
Hevazin Kabilesi, Müslümanların zafer rahatlığı içinde olduğu bir sırada 20 bin asker topladılar. Müslümanları hazırlıksız yakalamak istediler. Bunu duyan Peygamber efendimiz Mekke’de bir vekil bırakarak 12 bin kişilik ordusu ile Hevazin üzerine yürüdü. Hevazin ordusu, bir boğazda ani baskın yaptıkları İslâm ordusunu sıkıştırdı. Bu beklenmedik saldırı müminleri şaşırttı. Mekke’nin fethi gibi büyük bir zaferin verdiği rahatlık, işi gevşek tutmalarına sebep oldu. Hazreti Halid bin Velid’in kumandasındaki birliğin bozulması da, morallerini iyice bozdu. Bu şaşkınlıkla gelen bozgun karşısında İslâm Ordusu dağılmaya başladı. Ancak Peygamber efendimiz sahabilerine seslenerek etrafında toplanmalarını istedi. Düşmanın üzerine hücum edip askerin moralini düzeltti. Savaşta da en üstün kendisinin olduğunu gösterdi. Bozulan İslâm askerleri yeni bir hamleyle düşmanı hezimete uğrattı. Hevazin Ordusu bütün varlığını savaş meydanında bırakarak kaçtı. Müslümanların kovalaması ile iyice perişan oldular.