O beytin Rabbi sana dargındır!

Meşhurların Son Sözleri

Salı, 22 Ocak 2008

Büyük velîlerden Süfyan-ı Sevrî hazretleri bizzat kendisinin yaşadığı şöyle bir hâdise anlatır: Bir gün yolda giderken, bir kimse bana yoldaş oldu. Namazda, yeme ve içmede hiçbir şekilde bize karışmadı. Dedim ki:
-Ey kişi! Neden bizden uzak durup karışmıyorsun? O kimse;
-Ben Nasrânîyim, dedi.
-Adın nedir? diye sordum.
-Abdü’l-Mesîh, diye cevap verdi.
-Nereye gidiyorsun? dedim.
-Gördüm ki her yıl birçok kimse bu yola gidiyor. Bu yıl ben de onlara arkadaş olayım, bakalım nereye gittiklerini bir öğreneyim dedim, diye anlattı.

Devamını oku...

Tövbe eden fasık gencin derecesi!

Meşhurların Son Sözleri

Pazartesi, 21 Ocak 2008

Allahü teala Musa aleyhisselama vahyetti ki: “İsrailoğulları arasında fasık bir delikanlı var, onu beldelerinden sür ki, onun kötülüğü yüzünden üzerlerine ateş yağmasın.” Musa aleyhisselam da o beldeye vararak delikanlıyı sürdü. Delikanlı beldesinden çıkarak bir köye sığındı. Bunun üzerine Allahü tealadan, o köyden de onu kovma emrini alan Musa aleyhisselam, delikanlıyı yeni yurdundan da çıkardı. İkinci sefer sürgüne çıkan delikanlı bu defa kuş uçmaz kervan geçmez bir dağdaki mağaraya sığındı...

Devamını oku...

Ebü-l Abbas bin Şüreyh

Meşhurların Son Sözleri

Pazar, 20 Ocak 2008

Kâdı Şüreyh Tabiînin büyüklerindendir. 79 (m. 713)’da vefât ettiği rivâyet edilir. Babasının ismi Hâni idi. Hâni, kabilesi nâmına elçi olarak Medine’ye gelmiş ve Müslüman olmuştu. Hazreti Ömer, Hazreti Ali ve İbn-i Mes’ûd’dan (radıyallahü anhüm) hadîs-i şerîf rivâyet etti. Şa’bî, Nehâî, Abdülazîz bin Refî, Muhammed bin Sîrîn ve daha birçok âlim ondan hadîs-i şerîf rivâyet etmiştir.

Devamını oku...

Seyyid ve Şehîd Hüseyin bin Ali

Meşhurların Son Sözleri

Cumartesi, 19 Ocak 2008

Hazreti Hüseyin, babası Hazreti Ali şehîd olunca, Medine’ye geldi. Hazreti Muâviye’nin vefâtında Yezîd’e bi’at etmedi ve bilinen “Kerbelâ fâciası” vuku buldu. İmâm, Hicret’in 61 (m. 681) yılında Muharremin onuncu günü Kerbelâ’da şehîd edildi...
Peygamber efendimiz Hazret-i Hüseyin ile ilgili olarak buyurdular ki:
“Ben bir ağaca benzerim. Fâtıma, bunun kökü, Ali gövdesi, Hasan ve Hüseyin meyvesidir.”
“Genç olarak Cennete girenlerin seyyidi Hasan ve Hüseyin’dir.”
İbnî Abbâs (radıyallahü anh) anlatmıştır:

Devamını oku...

Bir büyüğün büyük babası Hace Şehabeddin Şâşî

Meşhurların Son Sözleri

Cuma, 18 Ocak 2008

Hace Şehabeddin Şâşî, Ubeydullah-i Ahrar hazretlerinin büyük babasıdır. Çok kerameti görülmüştür. Deliler ve meczuplarla sohbet etmekten çok hazzederdi. Kâh ziraat ve kâh ticaretle uğraşırdı. Ticaret için sefere çıkar ve yanına arkadaş almazdı. Yolda eşkıyaya rastlayınca da yüksek sesle tanıdığı meczupları imdada çağırırdı...
Hace Şehabeddin’in iki oğlu vardı ki biri Hace Muhammed, öbürü Ubeydullah-i Ahrar hazretlerinin babası Hace Mahmud idi...

Devamını oku...

Bir nebbaş'ın başına gelenler

Meşhurların Son Sözleri

Perşembe, 17 Ocak 2008

Bağdat’ta, bir âmâ ile karşılaşan evliya bir zat ona gözlerinin nasıl kör olduğunu sorunca adam, yaşadığı enteresan hadiseyi şöyle anlatır:
“Ben vaktiyle nebbaş (mezar soyguncusu) idim. Bir gün bana adaletiyle meşhur, yaşlı bir hakimden bahsettiler. Çok hasta imiş ve son anlarını yaşıyormuş. Onu ziyarete gidenlerle birlikte ben de gittim. Bana;
- Bak, ben artık bu dünyadan göçüyorum. Öldüğüm zaman benim kefenimi çalma! dedi ve kefenin değerinden fazla miktarda bir parayı da elime tutuşturdu...

Devamını oku...

Şah Cihan'ın hanımı Mümtaz Mahal

Meşhurların Son Sözleri

Çarşamba, 16 Ocak 2008

Dünyanın 7 harikasından biri sayılan “Tac Mahal”, Hindistan Türk İmparatorluğu’nun Gürganiye hanedanının 5. hükümdarı Şah Cihan (1593-1666) tarafından, Hindistan’ın Agra şehrinde inşa ettirilmiştir... Bu türbe, Şah Cihan’ın çok sevdiği eşi Mihrünnisa Nurcihan Banu’nun (Mümtaz Mahal) ölümü üzerine, onun hatırasına yaptırılmıştır...
Bir isyanı bastırmak için ordularıyla Burhanpur’a giden Şah Cihan’a; on dördüncü çocuğuna hamile olan eşi Mümtaz Mahal de eşlik etmişti. Ancak, Mümtaz Mahal, bu çocuğu doğuramadan vefat etti... Ölmeden önce Şah Cihan’dan son bir dilekte bulundu: “Hatırlanmam için dünyada eşi benzeri görülmemiş güzellikte bir eser yaptır...”

Devamını oku...

Allah adamına itirazın sonu!..

Meşhurların Son Sözleri

Salı, 15 Ocak 2008

Birçok evliyanın hayatını kaleme alan Reşâhat kitabının müellifi Ali bin Hüseyin el-Vaiz enteresan bir hadiseyi şöyle hikâye ediyor: Bir gün Şeyh Abdülkebir hazretlerinin meclislerine girdim. Harem seyyidleri, şeyhleri, âlimleri ve fakihlerinden, meclislerinde pek çok kişi vardı. Şeyh hazretleri ilâhî marifetten söz ediyorlardı. Fakih geçinen ve Allah ehli ile olanların kelâmlarını inkâriyle tanınan kaba bir adam şeyh hazretlerine itiraz etmeğe yeltendi...

Devamını oku...

Büyük mutasavvıf Mevlânâ Ârif

Meşhurların Son Sözleri

Pazartesi, 14 Ocak 2008

Mevlânâ Ârif Dikgeranî, Emîr Külâl (Gilal) hazretlerinin dört halifesinden ikincisidir. Doğduğu ve vefat ettiği yer, Buhara yakınındaki Dikgeran kasabasıdır. Emir Külâl, Mevlânâ Ârif hakkında “Benim yakınlarım arasında, Şah-ı Nakşibend ve Mevlânâ Ârif’ten üstün olanı yoktur” buyurmuşlardır. Bizzat Şah-ı Nakşibend Hazretleri, mürşidlerinin bu nefeslerine uyarak tam yedi yıl Mevlânâ Ârif’in sohbetine devam etmişlerdir. Ve ona öylesine saygı göstermişlerdir ki; su kenarında abdest alsalar onun üstüne geçmemeğe ve altında taharetlenmeğe bakarlardı. Yolda giderken de ileriye geçmemeğe dikkat ederlerdi. Çünkü Mevlânâ Ârif, mürşidlerinin hizmetine kendilerinden evvel girmiştir ve maddî zaman ölçüsüyle daha kıdemlidir...

Devamını oku...

Bir gönül sultanı Abdullah el-Mısrî

Meşhurların Son Sözleri

Pazar, 13 Ocak 2008

Abdullah bin Necmeddin el-Mısrî, evliyânın büyüklerinden olup, Mısır’da yaşamıştır. Âriflerin gözbebeği, evliyânın baş tâcı, yüksek ve kıymetli hâllerin sâhibi, kerâmetleri açık ve tasarrufu kuvvetli bir zâttı. Yüksekçe bir kürsünün üzerine çıkıp, din ve hakîkat ilimlerini anlatırdı. İslâmiyetin emir ve yasaklarını bildirir, evliyâlığın yüksek hâllerini haber verirdi. Onun meclisi, âlim ve velîler ile dolup taşardı. Himmet ve yardımı ile tasarrufu kuvvetli olup, duâ ve murâdı çabuk hâsıl olanlardandı.

Devamını oku...