Dört şehîd anası Hazreti Hansâ

Meşhurların Son Sözleri

Cumartesi, 29 Ağustos 2009

Hansâ (radıyallahu anhâ), cesaret ve kahramanlığıyla ün salmış bir hanım sahâbîdir. Arap edebiyatında kadın şâirlerin en önde geleni kabul edilir. Savaşlardaki, yiğitlik, kahramanlık sahnelerini kadın hissiyatı içinde sâde bir dille anlatmıştır. O, İslâm’ın ortaya çıktığı ilk dönemlerde çocuklarıyla birlikte Müslüman oldu. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi vesellem) efendimiz onun şiilerini beğenirdi...

Devamını oku...

Yermük şehidi Hazreti İkrime

Meşhurların Son Sözleri

Cuma, 28 Ağustos 2009

Eshab-ı kirâmdan Hazreti İkrime, Ebû Bekir (radıyallahu anh) devrinde Yermük savaşına katıldı. Bu savaşta oğlu ile birlikte Hicrî 15 (m. 636) yılında şehid oldu. Vücudunda 70’ten fazla kılıç ve mızrak yarası vardı...

Devamını oku...

Bedir şehitlerinden Sa'd bin Hayseme

Meşhurların Son Sözleri

Perşembe, 27 Ağustos 2009

Bedir Gazası, hicretin ikinci senesinde yapıldı. Mekke müşrikleri, Müslümaları ortadan kaldırmak için hazırlık yapıyorlardı. Hazırlayacakları orduya destek maksadıyla Şam’a bir kervan gönderdiler. Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), ticâret kervanının Suriye’den Mekke’ye dönmekte olduğunu öğrenince, Eshabı ile kervana doğru harekete geçti...

Devamını oku...

Hadis ve fıkıh âlimi Abdullah el-Makdisî

Meşhurların Son Sözleri

Çarşamba, 26 Ağustos 2009

Buyurdu ki: “Günâhları küçük görmekten daha zararlı bir şey yoktur. Günâhların küçüklüğünü değil de, kimin koyduğu yasakları çiğnemekte olduğunu düşünüp, hayâ etmelidir.”

Abdullah bin Abdülganî el-Makdisî, evliyânın büyüklerinden, hadis ve Hanbelî mezhebi fıkıh âlimidir. 1185 (H.581) senesi şevvâl ayında doğdu. 1232 (H.629) senesinin ramazan ayında Şam’da vefât etti... Kıymetli sohbetleri ve nasihatleri vardır. Buyurdu ki:

Devamını oku...

Fıkıh ve kırâat âlimi Muhammed el-Mürşidî

Meşhurların Son Sözleri

Salı, 25 Ağustos 2009

Muhammed el-Mürşidî, evliyânın büyüklerinden, fıkıh ve kırâat âlimidir. 738 (m. 1337) senesi ramazân-ı şerîf ayında Münye’de vefât etti...

Ebû Abdullah el-Mürşidî, çok kerâmeti görülen velîlerdendir. Münye’deki Benî Mürşid dergâhına çekilip, orada ibâdetle meşgûl oldu. Ziyâretine gelenlere bizzat hizmet edip, yemek ikrâm ederdi. Gelen az olsun, çok olsun, kimin hâtırından hangi yemek geçti ise getirip önlerine koyardı...

Devamını oku...

Fıkıh ve hadîs âlimi Muhammed Zerkânî

Meşhurların Son Sözleri

Pazartesi, 24 Ağustos 2009

Mısırlı âlim Muhammed Zerkânî, fıkıh, hadîs ve Arabî ilimlerde üstün bir dereceye yükseldi. Bütün hocalarından icâzet (diploma) aldı. Ebi’l-İkrâm bin Vefî’den tasavvuf yolunu öğrendi. Ezher Üniversitesi’nde ders okuttu...
Zerkânî’nin Şerh-ül-Mevâhib adlı eserinde buyuruyor ki:

Devamını oku...

Son Sahâbe Ebüttufeyl

Meşhurların Son Sözleri

Pazar, 23 Ağustos 2009

Ebüttufeyl Âmir bin Vâsile, Eshâb-ı kirâmdan Kinâne kabilesinin şâirlerinden ve ileri gelenlerindendir. Uhud Savaşının olduğu sene dünyâya geldi. Küçük yaşta Resûlullahı gördü. Peygamber efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) vefâtından sonra Kûfe’ye gitti...

Devamını oku...

Onun hastalığı ilaç kabul etmez

Meşhurların Son Sözleri

Cuma, 21 Ağustos 2009

Nakledilir ki, Timûr Hân Semerkand’a yerleşince, Emîr Külâl (Gilâl) hazretlerine haber gönderip, “Bizim Buhârâ’ya gelmemize müsâade ederler mi? Şâyet izin verilmezse; kendilerinin Semerkand’a teşrîf etmelerini arzu ediyoruz, nasıl buyururlarsa öyle yapalım” dedi...

Devamını oku...

Gece olan şeyler gündüz anlatılmaz!

Meşhurların Son Sözleri

Perşembe, 20 Ağustos 2009

Salih bir zat, İmam-ı Rabbanî’yi ziyarete gider. Serhend’de birine misafir olur. Ancak ev sahibi, İmam-ı Rabbanî’yi hiç sevmeyen biridir!..

İmam-ı Ahmed Rabbani hazretleri, Hindistan’da yetişen en büyük velî ve âlimdir. Ariflerin ışığı, velilerin önderi, İslam’ın bekçisi, Müslümanların baş tacı, müceddid, müctehid ve İslam âlimlerinin gözbebeğidir. “Silsile-i aliyye”nin yirmi üçüncüsüdür. Hikmetli sözleri pek çoktur. Buyurdu ki:

Devamını oku...

Tertemiz bir imanla dünyadan ayrıldı!..

Meşhurların Son Sözleri

Çarşamba, 19 Ağustos 2009

Cafer-i Sadık hazretleri naklen şöyle rivayet etmiştir: Bir gün Resulullah Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) eshabıyla birlikte iki dağ arasındaki yoldan geçerken şöyle buyurdular: 
-Şimdi karşınıza, şeytanın kendisine üç gün yaklaşmadığı bir şahıs çıkacaktır...
Çok geçmeden derisi kemiklerine yapışan, gözleri çukura inen ve çok yeşillik yediğinden dolayı dudakları yeşil olan bir bedevi gözüktü. Yakına gelince: 
-Peygamber kimdir? diye sordu. Peygamber Efendimizi ona gösterdiklerinde, huzura gelerek: 
-Ya Resulallah! İslam’ı bana öğret! dedi. Peygamber Efendimiz buyurdular ki: 
-De ki: “Eşhedü en lâ ilahe illâllah ve eşhedü enne Muhammeden abdühu ve resulühu...” Bedevi bu şehadeti ikrar etti. Resulullah Efendimiz: 
-Beş vakit namazlarını kılmalısın; ramazan ayı orucunu tutmalısın! Bedevi: 
-Kabul ediyorum.

Devamını oku...