Fethullah-ı Mûsulî hazretleri

Fethullah-ı Mûsulî hazretleri, Peygamber efendimizin soyundan olup aslen Musulludur. Urfa vâlisi Ali Paşanın damadı olan Dârendeli Hüseyin Paşanın ricasıyla Dârende’ye yerleşen Fethullah-ı Mûsulî’nin kabri, Dârende eski şehir kabristanındaki türbesindedir... 
Fethullah-ı Mûsulî hazretleri vefatına yakın buyurdu ki: 

“Allahü teâlâ, bir insanda bulunabilecek, görünür görünmez bütün iyilikleri, bütün üstünlükleri, bütün güzellikleri, habîbi Muhammed aleyhisselamda toplamıştır. Meselâ, insanların en güzel yüzlüsü ve gâyet nûrânî benizlisi idi. Mübârek yüzü, kırmızı ile karışık beyâz olup, ay gibi nûrlanırdı. Sözleri gâyet tatlı olup, gönülleri alır, rûhları cezbederdi. Aklı o kadar çoktu ki, Arabistân yarımadasında, sert, inatçı insanlar arasında gelip, çok güzel idâre ederek ve cefâlarına sabrederek, onları yumuşaklığa ve itâ’ate getirdi. Çoğu dinlerini bırakıp Müslümân oldu ve dîn-i islâm yolunda babalarına ve oğullarına karşı harb etti. Onun uğrunda mallarını, yurtlarını fedâ edip, kanlarını akıttı. Hâlbuki, böyle şeylere alışık değildiler. Güzel huyu, yumuşaklığı, affı, sabrı, ihsânı, ikrâmı, o kadar çoktu ki, herkesi hayrân bırakırdı. Görenler ve işitenler seve seve Müslümân olurdu. Hiçbir hareketinde, hiçbir işinde, hiçbir sözünde, hiçbir zamân, hiçbir çirkinlik, hiçbir kusûr görülmemiştir... 

EN BÜYÜK MU’CİZESİ 
Kimseden bir şey okumamış, öğrenmemiş, hiç yazı yazmamış iken ve seyâhat etmeyen ve geçmişlerden ve etraftakilerden haberi olmayan insanlar arasında hâsıl olmuş iken, Tevrât’ta ve İncîl’de ve bütün başka kitâblarda yazılı şeyleri bildirdi. Geçmişlerin hâllerinden haber verdi. Her dinden, her meslekten ileri gelenlerin hepsini hüccet ve burhânlar söyleyerek susturdu. En büyük mu’cize olarak Kur’ân-ı kerîmi ortaya koydu ki, altıbinikiyüzotuzaltı âyetinden biri gibi söyleyemezsiniz diye meydân okuduğu hâlde, kimse, bu kadar seneden beri, dünyânın her tarafında bütün İslâm düşmanları el ele vererek, mallar, servetler dökerek uğraştıkları hâlde, söyleyemedi. Hele o zemân, Arablarda, şiir, edebiyyât, fesâhat ve belâgat, her şeyden ileri gidip en güvendikleri başarıları olduğu hâlde, Kur’ân-ı kerîm karşısında, bir şey söyleyemediler...” 

Toplam Görüntülenme: 1070

Yayın tarihi: Pazar, 11 Eylül 2011

Bunları okudunuz mu?