Büyük velîlerden Ebû Ali Dekkak
Meşhurların Son Sözleri
Pazar, 18 Ekim 2009
Ebû Ali Dekkak, Nişâbûr’da yetişen evliyânın büyüklerindendir. 405 (m. 1014) senesi Zilka’de ayında Nişâbûr’da vefât etti. Gayet açık ve çok güzel konuşurdu. İnsanların dünyâ ve âhiret saadetleri için yol gösterici olan sözleri çok kıymetlidir...
Yüksek huzurda dövülen âşık!..
Meşhurların Son Sözleri
Cumartesi, 17 Ekim 2009
İslâm âlimlerinden Mûsâ bin Nu’mân Merâkîşî 683 [m. 1284]’te vefât etti. (Misbâh-uz-zulâm Fil-müstegîsin bi-hayr-il-enâm) adındaki kitabında, Resulullah Efendimizi (sallallahü aleyhi ve sellem) vesîle ederek murâdlarına kavuşanları yazmaktadır...
Endülüslü velî İbrâhim Tâzî
Meşhurların Son Sözleri
Cumartesi, 17 Ekim 2009
İbrâhim Tâzî hazretleri, Endülüs’te yetişen İslâm âlimlerinden ve evliyânın büyüklerindendir. 866 (m. 1461) senesinde vefât etti... Aklının kemâlinde, hilminin (yumuşaklığının) yüksekliğinde, ilminin çokluğunda, güzel ahlâkı ile ulaştığı derecelerin üstünlüğünde, herkesle iyi geçinmekte, akran ve emsalinin hepsinden üstün idi...
Allah bana sizden daha merhametlidir
Meşhurların Son Sözleri
Perşembe, 15 Ekim 2009
Büyük velî Mâlik bin Dînar hazretleri sekizinci asırda (hicrî ikinci asır) Basrada yaşamıştır. Hikmetli sözleri çoktur. Buyurdu ki:
“Din bakımından faydalanmadığın kimse ile dostluğu terk et. Amellerin en güzeli ihlâsla yapılan ameldir.”
“Bahar yağmurları yeryüzünü yeşillendirdiği gibi, Kur’ân-ı kerîm de kalbin yağmurudur ve onu canlandırır.”
“Üç şey gönlü öldürür: Çok yemek, çok uyumak, çok konuşmak.”
Benim bedenim çürümeyecek!..
Meşhurların Son Sözleri
Perşembe, 15 Ekim 2009
Demdemekî adında bir zat yanındakilere şöyle der: “Ben hocamın duasını aldım, bedenim eskimeyecek ve çürümeyecek. Beni kabre koymayın!”
Dürerü’l-Ukûd kitabında şöyle bir hadise anlatılır: Tarihçi Takiyyüddin el-Makrizî’nin anlattığına göre, kendi yaşadığı zamandan 500 yıl önce, yani hicri 336 yıllarında vefat ettiği bilinen Muhammed Demdemekî isimli velî bir şahsın cesedi, Şirvan bölgesinde (Azerbaycan) bir dağdaki mağarada sağlam ve oturur vaziyette bulunuyor imiş!
Zeyd bin Hayl nasıl Zeyd-ül Hayr oldu!
Meşhurların Son Sözleri
Salı, 13 Ekim 2009
Eshâb-ı kirâmın ileri gelenlerinden, büyük fakîh ve müfessir Abdullah İbn-i Mesud “radıyallahü anh” hazretleri buyurdu ki:
Hicretin onuncu senesiydi. Bir gün Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Efendimizin nurlu huzurundaydık. Bir zat çıkageldi ve doğruca Resûlullah Efendimizin yanına gitti. Tam bir edeple şöyle dedi:
Kara sevdaya tutulan Yahudi
Meşhurların Son Sözleri
Salı, 13 Ekim 2009
Peygamber efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki: (Hoca çocuğa, Besmele okur, çocuk da söyleyince, Allahü teâlâ, çocuğun ve anasının ve babasının ve hocasının Cehenneme girmemesi için senet yazdırır). Abdüllah ibni Mes’ûd “radıyallahü anh” diyor ki:
Ben onun ilmine hürmet ettim...
Meşhurların Son Sözleri
Pazartesi, 12 Ekim 2009
İlme âlime önem vermek, hürmet etmek gerekir. Aksi takdirde bunlar devam etmez. Hazret-i Şa’bî anlatır: “Bir gün binmesi için, Zeyd bin Sâbit’e “radıyallahü teâlâ anh” katırını yaklaştırdım. O sırada Abdüllah bin Abbâs “radıyallahü teâlâ anh” gelerek üzengiyi tutmak istedi.
Tövbe eden şarkıcı kadın
Meşhurların Son Sözleri
Pazar, 11 Ekim 2009
İmam-ı Gazali hazretleri, “İhya-u Ulûm’id-din” kitabında şöyle nakleder: Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” Efendimiz şöyle buyurdular:
(Allahü teâlânın yüz rahmeti vardır. O yüz rahmetten bir tek rahmeti cinler, insanlar, kuşlar, hayvanlar ve haşerât arasına indirmiştir. O rahmet ile birbirlerine şefkat ederler, onunla birbirlerine merhamet gösterirler. O yüz rahmetten doksandokuzunu, Allahü teâlâ, nezd-i ilâhîsinde bekletmiştir. Kıyamet gününde onlarla kullarına rahmet edecektir.
Rivayet edilir ki kıyamet gününde Allahü teâlâ Arş’ın altına şöyle yazar: ‘Rahmetim gazabımı geçmiştir. Ben rahmet edenlerin en merhametlisiyim. Bu bakımdan cennet ehlinin iki misli kadar cehennemden insanlar çıkarılıp bağışlanır.
Çocuğunu Allah'a emanet etmişsin!
Meşhurların Son Sözleri
Cumartesi, 10 Ekim 2009
Huzistan âlimlerinden Mirza Ali Behbehanî diyor ki: Babam anlatır; gemi ile hacca gidiyorduk. Birden çok büyük bir hayvan denizden çıktı ve ağzından, kundaktaki bir bebeği çıkararak geminin güvertesi üzerine bıraktı. Sonra hayvan suya dalıp kayboldu. Daha sonra deniz üzerinde bir tahta parçasına sımsıkı tutunmuş bir kadın gördük ve gemiye aldık. Kadın başından geçenleri şöyle anlattı: