Abdullah bin Hıdır ez-Zağbî
Meşhurların Son Sözleri
Pazar, 15 Ağustos 2010
Abdullah bin Hıdır ez-Zağbî, kerâmetleriyle meşhûr bir velîdir. Doğum târihi bilinmemektedir. 1900 (H.1318) senesinde vefât etti. Beyrut’ta yaşamıştır. Nesebi Seyyid Abdülkâdir Geylânî hazretlerine dayanır. Bu mübarek zatın çok tesirli sohbetleri vardır. Buyurdu ki:
Erbilli Es'ad Efendi
Meşhurların Son Sözleri
Cumartesi, 14 Ağustos 2010
Son devir âlimlerinden Es’ad Efendi, ömrü boyunca insanlara vaaz ve nasîhatlerde bulundu. Bir vaazında şöyle buyurdu:
Destîna Hâtun
Meşhurların Son Sözleri
Cuma, 13 Ağustos 2010
Destîna Hâtun, Konya’da yetişen evliyâ hanımlardandır. Mevleviye tarîkatının büyüklerinden. On yedinci yüzyılda yaşadı. Babası, Mevleviye tarîkatının ileri gelenlerinden Şeyh Muhammed’dir. Doğum târihi belli değildir...
Muhammed Es'ad Efendi
Meşhurların Son Sözleri
Perşembe, 12 Ağustos 2010
Muhammed Es’ad Efendi, Osmanlı Devleti zamânında yetişen âlimlerdendir. Aslen Arapkir’in Merdivenli köyündendir. 1789 (H.1204) senesinde İstanbul’da doğdu. 1848 (H.1264) senesinde, meclis-i meârif-i umûmiyye reisi iken, İstanbul’da vefât etti. Ayasofya Câmiinin yanında yaptırdığı kütüphânenin avlusuna defnedildi...
Hamîdüddîn Nâgûrî
Meşhurların Son Sözleri
Çarşamba, 11 Ağustos 2010
Hamîdüddîn Nâgûrî hazretleri, Muînüddîn-i Çeştî hazretlerinin talebelerinin büyüklerindendir. Aşere-i mübeşşereden Saîd bin Zeyd’in (radıyallahü anh) soyundandır. Hind âlimlerinin önde gelenlerindendi. Uzun bir ömür sürdü. Hâce Muînüddîn-i Çeştî’nin zamânından, Nizâmeddîn-i Evliyâ’nın zamânına kadar yaşamıştır. 1274 (H.673) yılında vefât etti. Kabri Nâgûr’dadır...
Ali el-Harîrî hazretleri
Meşhurların Son Sözleri
Salı, 10 Ağustos 2010
Ali el-Harîrî hazretleri, Şam’da yetişen büyük velîlerdendir. Doğum târihi belli değildir. Havran’ın Büsr köyünden ve Benûz-Zeman denilen aşîrettendir. Hayatı hakkında fazla bir bilgi yoktur. 1247 (H.645) senesinde Şam’da vefât etti...
Bu mübarek zatın da hikmetli sözleri çoktur. Sohbetlerinde buyurdu ki:
Eyyûb-i Sahtiyânî hazretleri
Meşhurların Son Sözleri
Salı, 10 Ağustos 2010
Eyyûb-i Sahtiyânî hazretleri, Tâbiînin büyüklerinden, hadîs ve fıkıh âlimlerinden olup, 685 (H.66 veya 67) senesinde Basra’da doğdu. 748 (H.131) senesinde tâûn hastalığından Basra’da vefât etti. Kabri oradadır. Eshâb-ı kirâmdan Enes bin Mâlik’i radıyallahü anh görüp onun sohbetinde bulundu. Ondan hadîs-i şerîf rivâyetinde bulundu. Hadîs ilminde hâfız idi. Yâni yüz bin hadîs-i şerîfi senetleriyle birlikte ezbere bilirdi. Rivâyet ettiği hadîs-i şerîflerden sekiz yüz kadarı meşhûr altı hadîs kitabı olan Kütüb-i Sitte’de yer almıştır...
Sohbetlerinde buyurdu ki:
“Kişi ancak şu iki hasletle üstün olur: Biri insanlardan bir şey beklememek, diğeri insanlardan gelen sıkıntılara katlanmaktır.”
Fâris bin Îsâ Bağdâdî
Meşhurların Son Sözleri
Pazartesi, 09 Ağustos 2010
Fâris bin Îsâ hazretleri, Bağdât’ta yetişen büyük velîlerdendir. Doğum tarihi belli değildir. 951 (H.340) senesinden sonra Semerkant’ta vefât etti...
Bağdât’ta tahsile başlayan Fâris bin Îsâ Bağdâdî, sonra Horasan, Semerkant ve Merv’de zamanın büyük âlimlerinden ilim tahsil edip, tasavvuf yolunda ilerledi. Cüneyd-i Bağdâdî, Hallâc-ı Mensûr, Yûsuf bin Hüseyin, Ebü’l-Abbâs bin Atâ ve Hüseyin bin Muhammed onun hocaları arasındaydı. Hallâc-ı Mensûr’dan hilâfet aldı. Zünnûn-i Mısrî hazretlerinin pek kıymetli sözlerini rivâyet etti.
Fâris bin Îsâ hazretleri, çok ibâdet eder, pek güzel sözlerle insanlara doğru yolu anlatır. Onların din ve dünyâ saâdetine ulaşmaları için bütün gücüyle çalışırdı...
Muhammed bin Ömer Gamrî
Meşhurların Son Sözleri
Pazar, 08 Ağustos 2010
Muhammed bin Ömer Gamrî hazretleri, evliyânın büyüklerinden ve Şâfiî mezhebî fıkıh âlimidir. 1384 (H.786) senesinde Mısır’ın Gamr bölgesinde doğdu. 1445 (H.849) senesi Şâbân ayının sonlarında Mahallet-ül-Kübrâ denilen yerde vefât etti. Yaptırdığı câminin yanına defnedildi. Hikmetli sözleri çoktur. Buyurdu ki:
Celâl Ali Efendi
Meşhurların Son Sözleri
Cumartesi, 07 Ağustos 2010
Celâl Ali Efendi, 18. yüzyılda bir Osmanlı şehri olan Atina’da dünyaya geldi. İlk tahsîline Atina’da başladı. Bir ara âilesi onu komşuları olan bir Rum kızıyla evlendirmek istedi. Fakat o, bunu kabul etmedi. Ailesi baskı yapınca evden kaçarak Atina’yı terk etti. Bir gün yolu Konya’ya düştü. Burada hastalandı. Birkaç ay bir köşede garip kaldı. Bu esnâda mevlevî dergâhı şeyhi Hüseyin Efendi ile tanıştı. Onun dergâhında sıhhate kavuşunca, Hüseyin Efendiye talebe oldu...