Yedi kat göklerin ve yerin taşıyamadıkları emanet
Hasen bin İbrâhim Fârikî hazretleri Şafiî mezhebi fıkıh âlimlerindendir. 433 (m. 1041) senesinde Diyâr-ı Bekr civarında bulunan ve bugün Silvan diye bilinen Meyyâfârikîn şehrinde doğdu. Buraya nisbetle "Fârikî" denilmiştir. Bağdad’a gidip meşhur âlimlerden fıkıh ilmi okudu. Vâsıt şehrinde talebe yetiştirdi. 528 (m. 1133) senesinde orada vefât etti. Bu mübarek zat, bir dersinde şunları anlattı:
Namazda huşu ve hudu: Bütün âzâların hareketsiz kalıp tevâzu hâlinde bulunması ve kalbin de Allahü teâlâdan korku üzere olması demektir. Peygamberimiz (sallallaü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “Kalbin hazır olmadığı namaza Allahü teâlâ bakmaz.”
Hazreti Ali (radıyallahü anh) namaz için kalktığı zaman, vücudunu bir titreme alır, yüzünün rengi değişirdi ve “Yedi kat göklere ve yere arz edilen ve onların taşıyamadıkları emanetin zamanı geldi” derdi.
Süfyân-ı Sevrî de, “Namazı huşû ile kılmayanın, namazı doğru olmaz” derdi. Bunun için namazda tumâninete ve ta’dil-i erkana dikkat etmelidir. Peygamber efendimiz “En büyük hırsız, kendi namazından çalan kimsedir” buyurdu. "Ya Resûlallah! Bir kimse, kendi namazından nasıl çalar?” diye sordular. “Namazın rüku’unu ve secdelerini tam yapmamakla” buyurdu. Bir defa da buyurdu ki: “Rükû’da ve secdelerde, belini yerine yerleştirip biraz durmayan kimsenin namazını, Allahü teâlâ kabul etmez.”
Peygamberimiz bir kimseyi namaz kılarken, rükû’unu ve secdelerini tam yapmadığını görüp, “Sen namazlarını böyle kıldığın için, Muhammed’in dîninden başka bir dinde olarak ölmekten korkmuyor musun?” buyurdu. Yine buyurdu ki: “Sizlerden biriniz, namaz kılarken, rükû’dan sonra tam kalkıp, dik durmadıkça ve ayakta, her uzuv yerine yerleşip durmadıkça namazı tamam olmaz.” Bir kere de buyurdu ki: “İki secde arasında dik oturmadıkça, namazınız tamam olmaz.”
Bir gün Peygamberimiz birini namaz kılarken, rükû’dan kalkınca dikilip durmadığını ve iki secde arasında oturmadığını görüp, buyurdu ki: “Eğer namazlarını böyle kılarak ölürsen, kıyâmet günü sana, benim ümmetimden demezler.”
Bir kere de buyurdu ki: “Altmış sene, bütün namazlarını kılıp da, hiçbir namazı kabul olmayan kimse, rükû ve secdelerini tamam yapmayan kimsedir.”
Zeyd İbni Vehb, birini namaz kılarken rükû ve secdelerini tam yapmadığını gördü. Yanına çağırıp, “Ne kadar zamandır böyle namaz kılıyorsun?” dedi. “Kırk sene” deyince, “Sen kırk senedir namaz kılmamışsın. Ölürsen, Muhammed Resûlullahın dini (yani İslâmiyet) üzere ölmezsin” dedi.
Toplam Görüntülenme: 750
Yayın tarihi: Çarşamba, 30 Ekim 2019
Bunları okudunuz mu?
- Kötülüklerin anahtarı kibir hayırların anahtarı tevâzudur
- Dergâhımızda âb-ı hayat gibi su var.
- Ben oğlumdan râzı değilim yâ Resûlallah
- Mucize ve kerâmet harikulade hâllerdir
- İlim öğrenmek her Müslümana farzdır
- Allahü teâlâya hakîkî kul olmak
- Dostun sevdiği kimseler, insana güzel görünür
- Allahım, takdirine râzı olmayı nasip eyle
- Her işin bir güç bir de kolay tarafı vardır
- Âhiret yolculuğu için takvâyı azık edinin