Bu sayfayı yazdır

Hayrın en iyisi ile şerlerin en kötüsü

Hasen Matrâvî hazretleri Mısır’da yetişen evliyânın büyüklerindendir. 916 (m. 1510) senesinde vefât etti. Hikmetli sözleri çoktur. Buyurdular ki:

“Çarşıya erken girip, son çıkanlardan olma! Zira bu vakitler, şeytanın çoğalıp yayıldığı zamanlardır. Aksi hâlde şeytanın oyuncağı olursun!”
“Çok ağlayın! Ağlayamazsanız, ağlamaklı bir hâlde bulunun. Eğer hakîkati bilseydiniz, sesiniz kesilinceye kadar ağlar ve beliniz kırılıncaya kadar namaz kılardınız.”
Kendisine, “Ölünce mü’minlerin rûhları nerededir?” diye sorulduğunda buyurdu ki; “Arşın gölgesinde, beyaz kuşların kursağında asılıdır. Kâfirlerin rûhları da yedi kat yerin dibindedir.”
“Bir kadının varlıklı zamanında kocasının yüzüne gülmesi, fakat yokluğu zamanında ona hıyânette bulunması, Cehennemlik olduğunun alâmetidir.”
“Müzevvirlik (ara bozuculuk) ve iki dostun arasını açmak, Allahü teâlânın gazâbına sebep olur.” “Hayrın en iyisi doğru söz, kötülüğü düşünmeyen kalp ve itaat eden hanımdır. Şerlerin de en fenâsı yalan söz, fenâ kalb ve itaat etmeyen hanımdır.” “Ey Ademoğlu! Bedeninle dünyâda ol, kalbinle âhireti bul.” “Kambur oluncaya kadar namaz kılsanız ve kıl gibi oluncaya kadar oruç tutsanız, haramdan kaçınmadıkça kabûl olunmaz.” “Hikmet ondur; dokuzu sükût, biri de az konuşmaktır.” “İnsanın mâhiyeti arkadaşından anlaşılır.” “Kendinden üsttekine hased, aşağıdakine tahakküm eden ehl-i ilim sayılmaz.”
Hârikalar ve kerâmetler sahibi evliyânın önde gelenlerinden olan Hasen Matrâvî’nin abdest suyu bitmişti. Bu hâlde iken Allahü teâlâya teveccüh edip, yalvardı. Bir de ne görsün, tam o sırada hâl sahibi âriflerden bir zât havada uçuyor ve omuzunda da su kabı var. O zât Hasen Matrâvî’nin yanına indi. Omuzunda bulunan su kırbasını Nil Nehri'nden doldurmuş idi. O sudan yavaşça döktü, Hasen Matrâvî de abdest aldı. Bundan sonra o zât tekrar havada yükselerek, oradan ayrılıp uzaklaştı. Abdülvehhâb-ı Şa’rânî hazretleri şöyle anlatır: “Hasen Matrâvî hazretleri, bu hâdiseyi bana anlattı ve sonra; “Evlâdım, Allahü teâlâya karşı yaptığı ibâdet ve tâatte, sâdık, doğru, samimî ve ihlâslı olan kimseye Allahü teâlâ mahlûkâtı hizmetçi kılar, itaat ettirir ve boyun eğdirir. Eğer benim geceleyin ibâdete kalkmam ihlâs ile olmasaydı, başka bir sebeple olsaydı, Allahü teâlâ bana evliyâsından birini göndermezdi” buyurdu.

Toplam Görüntülenme: 742

Yayın tarihi: Pazartesi, 03 Eylül 2018