Bu sayfayı yazdır

En kıymetli amel edeptir

Ali Şebrâmelisî hazretleri Şafiî mezhebi fıkıh âlimidir. 997 (m. 1598)’de Mısır’da Şebrâmelis nahiyesinde doğdu. 1087 (m. 1676)’da Mısır’da vefât etti. Derslerinde buyurdu ki:

“İslâmiyetin başlangıcı teslimiyet, imânın başlangıcı ise rızâdır. En kıymetli amel edeptir. İmânın âfeti, inkârdır. Amelin âfeti, tembelliktir. İlmin âfeti, iddia sahibi olmaktır, irfan sahibinin âfeti, kendini kabul ettirmeye çalışmasıdır. Aklın âfeti, zulüm yollarına düşmesidir. Sevginin âfeti, şehvet yolunu tutmasıdır. Sabrın âfeti, Allahü teâlâdan başkasına şikâyette bulunmaktır. Zenginliğin âfeti, tamahtır. Azîzliğin âfeti, kibirdir. Cimriliğin âfeti isrâftır. Tevazunun âfeti, Allahü teâlâdan başkasının önünde eğilmektir. Dünyânın âfeti, şiddeti istektir. Sözün âfeti, noksanlıktır. Adâletin âfeti, intikam duyguları taşımaktır.”
“Dîn âlimlerinine dil uzatmaktan sakının. Çünkü onlar, Allahü teâlânın isim ve sıfatlarının kapıcılarıdır. Velîleri inkârdan sakının. Zîrâ onlar, Allahü teâlânın zâtının kapıcılarıdır.”
“Âlimlerin her sözü, İslâmiyetin asıllarından bir asla dayanır. Çünkü bu söz, ya bir âyete, bir hadîse, bir esere veya aslı sahîh olan sahih bir kıyâsa dayanır. Âlim, müctehidlerin ve mukallidlerin sözlerini kitap ve sünnetle karşılaştırıp her bir sözün kaynağını bilmeyince, bize göre onun ilimdeki makamı kâmil olmaz. Bilince de işte burada avvâm mertebesinden çıkar ve âlim ismine hak kazanır. Âlimler için ilk makam burasıdır. Sonra buradan derece derece yükselir, hattâ Kur’ân-ı kerîmin bütün hükümlerini ve edeplerini Fâtiha sûresinden çıkarır. Sonra buradan da yükselir. Kur’ân-ı kerîmin bütün hükümlerini, müctehidlerin ve kıyâmete kadar onların mezheblerindeki âlimlerin bütün sözlerini, dilediği herhangi bir harften çıkarır. Sonra bundan daha ileri ve olgun olan bir dereceye yükselir.”
Ali Şebrâmelisî hazretleri, vefatından kısa bir zaman evvel oğluna şöyle vasiyet etti: “Ey Oğlum! Bilmiş ol ki, sünnet, Kur’ân-ı kerîmin hükümlerini açıklayan beyânlardır. Çünkü, Resûl-i ekrem (sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem), bize Kur’ân-ı kerîmin hükümlerini, mübârek sözleri ile bildirendir. Kur'ân-ı kerîmde, Necm sûresinin 3. ve 4. âyet-i kerîmelerinde meâlen (O boşuna konuşmaz. Hep, vahiy olunanı söyler) Nisa sûresi 54. âyet-i kerîmesinde meâlen; (Allahın kitabına ve Resûlün hadîslerine müracaat edin!) buyuruluyor.”

Toplam Görüntülenme: 792

Yayın tarihi: Perşembe, 26 Nisan 2018