Bu sayfayı yazdır

Ameller niyetlere göredir

Ebü’l-Hüseyn İmrânî hazretleri Şafiî mezhebi âlimlerinden olup, 489 (m. 1096)’da Yemen’de doğdu. 558 (m. 1163)’de orada vefât etti. İhlâs hakkında şunları söyledi: 

Allahü teâlâ, Beyyine Sûresi’nin beşinci âyet-i kerîmesinde meâlen; “Hâlbuki onlar, ancak Allaha, O’nun dîninde ihlâs sâhipleri olarak diğer bâtıl dinlerden İslama yönelerek ibâdet etsinler, namazı gereği üzere kılsınlar ve zekâtı versinler diye emrolunmuşlardı. İşte bu emredildikleri şey, dosdoğru hak dindir” buyuruyor.
Resûlullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) bir hadîs-i şerîfte buyuruyor ki: “Ameller niyetlere göredir.” Diğer bir hadîs-i şerîfte; “Allahü teâlâ sizin bedenlerinize ve sûretlerinize bakmaz. Fakat sizin kalblerinize bakar” buyuruldu.
Resûlullah efendimize birisi, kahramanlığını göstermek için, diğeri hamiyet için, bir başkası da kelimetullah yüce olsun diye muharebe eden üç kişiden hangisinin Allah yolunda olduğu soruldu. Resûlullah efendimiz “Kelîmetullahı yüceltmek için muharebe eden, Allah yolundadır” buyurdu.
Zünnûn-i Mısrî buyurdu ki: “İhlasın alâmeti üçtür. Birincisi; methedilmek ve kötülenmek ona tesir etmez, ikincisi; amellerini unutur, günahlarını düşünür. Üçüncüsü; Hak teâlâdan gayrısını gönlünden çıkarır.”
Huzeyfe Mer’aşî şöyle buyurdu: “İhlâs, kulun işlerinin, zâhirde ve bâtında bir olmasıdır.”
Büyüklerden birisi, Allahü teâlâdan kendisine ikramda bulunmasını ve bunu örtmesini diliyordu. Bir gece ibâdet yapmak için kalktı. Bu sırada talebelerinden birisi, onun başı üzerinde, bakanların gözlerini kamaştıran nurdan bir kandil gördü. Ona, bunun ne olduğunu sordu. O da şu şiir tercümesini okudu: “Ey sır sahibi, sırrın ortaya çıktı. Artık bu sır ortaya çıktıktan sonra yaşamayı istemem.” Sonra secde etti ve secdede iken vefât etti.
Zünnûn-i Mısrî şöyle anlattı: “Bir dağda dolaşıyordum. Bu sırada namaz kılan birisini gördüm. Yanında bir de yırtıcı hayvan vardı. Namaz kılan zâtın yanına yaklaşınca, o hayvan yanından uzaklaştı. Bu sırada o zât da namazını bitirdi ve bana; “Sûfîlik olursa, vahşî hayvanlar insanı arar ve dağlar ona eğilir” dedi. Ben, bu sözün manasını anlayamadığımı söyledim. O da; “Yani her şeyinle Allah için olursan, her yaptığını Allah için yaparsan, Allahü teâlâ sana yardımcı olur” dedi. “Buna nasıl kavuştun?” diye sorduğumda; “Allahü teâlâdan başkasını kalbimden çıkarmam ile kavuştum” dedi.

Toplam Görüntülenme: 982

Yayın tarihi: Cumartesi, 09 Eylül 2017