Bu sayfayı yazdır

Nimeti gönderen Allahü teâlâdır

Bağdâdîzâde Hasan Efendi Osmanlı âlimlerindendir. Bağdad kadısının oğlu olduğu için, Bağdâdîzâde diye bilinir. 986 (m. 1578) senesinde Bursa’da vefat etti. Bir dersinde buyurdu ki:

Herkese her nimeti gönderen, yalnız Allahü teâlâdır. Her şeyi var eden, ancak O’dur. Her varlığı, her an varlıkta durduran hep O’dur. Kullardaki üstün ve iyi sıfatlar, Onun lütfu ve ihsanıdır. Hayatımız, aklımız, ilmimiz, gücümüz, görmemiz, işitmemiz, söyleyebilmemiz, hep O’ndandır. Saymakla bitirilemeyen çeşitli nimetleri, iyilikleri gönderen hep O’dur. İnsanları güçlüklerden, sıkıntılardan kurtaran, duaları kabul eden, dertleri, belaları gideren hep O’dur. Rızıkları yaratan ve ulaştıran yalnız O’dur. İhsanı o kadar boldur ki, günah işleyenlerin rızkını kesmiyor. Günahları örtmesi o kadar çoktur ki, emrini dinlemeyen, yasaklarından sakınmayan azgınları, herkese rezil ve rüsva etmiyor ve namus perdelerini yırtmıyor. Affı ve merhameti o kadar çoktur ki, cezayı ve azabı hak edenlere azap vermekte acele etmiyor. Nimetlerini, ihsanlarını, dostlarına ve düşmanlarına saçıyor. Kimseden bir şey esirgemiyor. Bütün nimetlerinin en üstünü, en kıymetlisi olarak da, doğru yolu, saadet ve kurtuluş yolunu gösteriyor. Yoldan sapmamak ve Cennete girmek için teşvik buyuruyor. Cennetteki sonsuz nimetlere, bitmez, tükenmez zevklere ve kendi rızasına, sevgisine kavuşabilmemiz için, sevgili Peygamberine uymamızı emrediyor. İşte, Allahü teâlânın nimetleri güneş gibi meydandadır. Başkalarından gelen iyilikler, yine Ondan gelmektedir. Başkalarını vasıta kılan, onlara iyilik yapmak isteğini veren, onlara iyilik yapabilecek gücü, kuvveti veren, yine O’dur. Bunun için, her yerden, herkesten gelen nimetleri gönderen hep O’dur. Ondan başkasından iyilik, ihsan beklemek, emanetçiden, emanet olarak bir şey istemeye ve fakirden sadaka istemeye benzer... Bu sözlerimizin, yerinde ve doğru olduğunu, cahil olanlar da, âlimler gibi, kalın kafalılar da, zeki, keskin görüşlü olanlar gibi bilir. Çünkü anlatılanlar, meydanda olan, düşünmeye bile lüzum olmayan bilgilerdir. İnsanın, bu nimetleri gönderen Allahü teâlâya, gücü yettiği kadar şükretmesi insanlık vazifesidir. İnsanların Allahü teâlâya karşı, kalp, dil ve beden ile yapmaları ve inanmaları lazım olan şükür borcu, kulluk vazifeleri, Allahü teâlâ tarafından bildirilmiş ve Onun sevgili Peygamberi tarafından ortaya konmuştur.

Toplam Görüntülenme: 1042

Yayın tarihi: Cumartesi, 15 Temmuz 2017