Bu sayfayı yazdır

Şehit, öyle bir hâle kavuşur ki

Abdurrahmân Dâvûdî hazretleri hadîs ve fıkıh âlimlerindendir. 374 (m. 984)’de doğdu. İmâmı Serahsî’den Sahîh-i Buhârî’yi okuyup rivâyet etti. 467 (m. 1075)’de vefât etti. Kitabında naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:

“Kim bilerek söylemediğim bir sözü bana isnâd ederse (söyledi derse) Cehennemdeki yerine hazırlansın.”
Ebû Hureyre (radıyallahü anh) Peygamber efendimize (sallallahü aleyhi ve sellem) “Yâ Resûlallah! Seni görünce, içim rahatlar, bir sevinç hasıl olur. Bana Cennete girmeme vesîle olacak bir ameli bildir” dedi. Bunun üzerine Peygamber efendimiz ona “Güzel sözlü ol. Selâmı yay, akrabanı ziyâret et, insanlar gece uyurken sen namaz kıl. O zaman Cennete selâmetle gir.”
“Bir kimse Allah yolunda şehit edilince, ondan yere akan ilk damlaya karşılık, bütün günahları bağışlanır. Ona Cennetten bir örtü ve bir ceset gönderilir. Rûhu o örtü içerisinde kabzolunur (alınır). Sonra rûh o Cennetten getirilen cesede biner. Bu şekilde meleklerle beraber yükselir. Öyle bir hâle kavuşur ki, sanki Allahü teâlâ, onu yarattığından beri o meleklerle berabermiş gibi olur.”
Peygamber efendimiz, Mekke’yi fethettiği zaman, şeytan, kuvvetle bağırdı. Askerleri yanına toplandı. Onlara “Bugünden sonra, Muhammed ümmetinin şirk üzere olmalarını istemekten ümidinizi kesiniz. Fakat, dinleri husûsunda onların kalplerini saptırınız. Aralarında ölüye feryat ederek ağlamayı yayınız.”
Abdullah İbn-i Mes’ûd (radıyallahü anhüma) şöyle anlatır: Ahkâf sûresini okurken aramızda ihtilaf etmiştik. Resûlullah’a gittik. Durumu arz ettik. Bunun üzerine: “Aranızda ihtilaf etmeyiniz. Sizden öncekiler, aralarında ihtilaf etmeleri sebebiyle helak oldular. Şimdi, bakınız, birine okutacağım. Onun, okuduğu gibi okuyunuz” buyurdular...
Abdurrahmân Dâvûdî hazretleri vefatından kısa bir zaman önce buyurdular ki:
“Bir kimse, ilim bakımından kendinden üstün bir kimse ile karşılaşınca, bunu fırsat ve ganîmet bilmelidir. Çünkü onun ilminden istifâde eder. Kendi dengi birisi ile karşılaşınca, birbiriyle müzakere eder ve birbirlerinden faydalanırlar. Kendisinden aşağı bir kimse ile karşılaşınca, ona tevâzu gösterir ve bir şeyler öğretir. Her işittiğini söyleyen, istisnaî ve şaz (kaide dışı) meselelere göre konuşup, anlatan kimseler, ilimde yüksek mertebeye erişemezler.”

Toplam Görüntülenme: 1139

Yayın tarihi: Perşembe, 12 Ocak 2017