Bu sayfayı yazdır

İbn-i Neciyye

İbn-i Neciyye rahmetullahi aleyh, Hanbelî tefsîr ve fıkıh âlimlerindendir. 508 (m. 1114) senesinde Şam’da doğdu. Sonra Mısır’a gidip yerleşti. 600 (m. 1203) senesinde Mısır’da vefât etti. 

Bu mübarek zat buyurdu ki: 

Hasen-i Basrî’ye “Yâ Ebâ Sa’îd! Sen başkasından duymadığımız şeyler söylüyorsun. Bunları nereden öğrendin?” diye sorduklarında, “Huzeyfet-ül-Yemânî’den” dedi. Huzeyfe’ye de aynı şekilde, “Sahabenin hiçbirinden duymadıklarımızı senden dinliyoruz. Bunları nereden öğrendin?” diye sorduklarında Huzeyfe (radıyallahü anh), “Resûlullahtan öğrendim. Resûlullah bunları yalnız bana öğretti” diyerek şöyle devam ederdi: “Herkes, Resûlullahtan (sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem), hayırdan ve en faziletli amelin hangisi olduğunu soruyorlardı. Ben ise, şerden, amellerin âfetinden ve amelleri bozan şeylerden soruyordum. Çünkü bilirim ki, fenâlığı bilmeyen, iyiliği de bilmez. Bunun için Resûl-i ekrem de bunları bana öğretti. 

Hazreti Ömer, Huzeyfe’ye (radıyallahü anh) kendisinin durumunu sorunca, “Sende nifaktan eser yok” dedi. 

Hazreti Ömer bir cenâzeye çağırıldığı zaman, eğer orada hazreti Huzeyfe varsa, o cenâzenin namazını kılardı. Yoksa orayı terk ederdi. Huzeyfe için, “sır sâhibi” derlerdi. 

Kul, namaz ve orucun, kendisinden muaf tutulacağı bir dereceye ulaşamaz. (Böyle bir derece yoktur.) Peygamber efendimiz, Kur’ân-ı kerîmin zâhir, açık manâsını bildirdi. Zâhir manâyı bırakıp, bâtın (iç, öz) manâ uydurmak küfürdür. Zındıklık olur. Günahları önemsememek, haramlara değer vermemek, dînin emirleriyle alay etmek de küfürdür. Allahü teâlâdan ümidini kesmek, yahut herhalde ondan emîn olmak da küfürdür. Kâhinin, gaibden verdiği haber üzerine tasdik küfürdür. Sağ olanların ölülere duâsında, ölüler için faydalar vardır. 

Allahü teâlâ duâları kabûl eder. İstenileni verir. Resûlullahın bildirdiği kıyâmet alâmetlerinden; Deccâl, Dâbbet-ül-ard, Ye’cûc ve Me’cûc, Îsâ aleyhisselâmın gökten inmesi, Güneş’in batıdan doğması ve benzeri şeylerden haber verdikleri haktır, olacaktır. Müctehid, ictihâdında doğruyu bulur veya bulamaz. İnsanlardan olan resûller, meleklerin resûllerinden üstündür. Meleklerin resûlleri, yani Peygamberleri, Müslümanların avamından üstündür. Müslümanların avamı ise, meleklerin avamından üstündür. Her şeyin doğrusunu Allahü teâlâ bilir... 

Toplam Görüntülenme: 829

Yayın tarihi: Perşembe, 13 Aralık 2012