Bu sayfayı yazdır

Sıbgatullah-ı Bervecî

Sıbgatullah-ı Bervecî hazretleri, Hindistan evliyâsının meşhûrlarından olup aynı zamanda Tefsîr âlimidir. Hem seyyid ve hem de şerîftir. Doğum târihi belli değildir... 

Sıbgatullah-ı Bervecî, Hicaz’a gidip, 1596 senesinde hac farîzasını îfâ eyledi. Medîne-i münevverede kalıp oraya yerleşti. Orada talebelere ders okutup, onların terbiyesi ile meşgûl olurdu. 1606 (H.1015) senesinde Medîne-i münevverede vefât etti. Vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki: 

Namâzın maddî ve manevî pek çok fâidesi vardır. Maddî fâideleri şunlardır: 

Her gün beş defa abdest alan Müslümân, temiz bir insan demektir. Temiz ve hareketli bir insan ömrünün her yaşında sıhhatini muhâfaza edebilir. Dikkat edilirse, ömrü boyunca namâz kılanların büyük bir ekseriyeti sağlam insanlardır. 

Namâzın manevî fâidesine gelince: Her gün beş defa namâz kılmak, yanî beş defa Allahü teâlânın huzûruna çıkmak, Allahü teâlâyı sık sık hâtırlamak demektir. Allahü teâlâya inanan, ondan korkan insan, onun emirlerinin dışına çıkmış ise, namâz sâatlerinde hatâsını anlar. O hatâyı tekrar etmekten kaçınır, kendini ıslâh etmek yolunu arar ve bulur. Kendini ıslâh etmek belki ilk zamânlarda kolay olmaz. Fakat, namâza devâm ettikçe, Allahü teâlânın emirlerini yapar ve yasaklarından kaçınır. Böylelikle kâmil bir insan, sâlih bir Müslümân olmak yoluna girer. Namâz, insanları doğru yola götürmek için en güzel bir vâsıtadır. Namâz, her Müslümânı kusûrsuz bir insan hâline getirir. Böyle insanların meydâna getirdiği topluluk da, mutlu bir topluluk olur... 

Namâz Müslümânlığın temel taşıdır. Temelsiz bir binâ sağlam olmadığı gibi, namâzsız Müslümânlık da günün birinde yıkılmaya mahkûmdur. Namâzı terk etmek, Allahü teâlâyı unutmaya sebeb olur. Allahü teâlâ, kendisini unutanları afv etmiyor... 

 

SAADET KAPISININ ANAHTARI 

Namâz, dünyâ ve âhıret saâdetlerinin kapısını açan bir anahtardır. Bu anahtarı ele geçirmek, herkesin elindedir. Nihâyet, Allahü teâlâya inanan ve tembel olmayan bir Müslümân, bu anahtarı, elde edebilir. Bu bir irâde ve azim işidir. Namâzını kılan kimse, Allahü teâlâya samimiyetle inandığının kuvvetli bir delîlini de göstermiş olmaktadır. Gösteriş için namâz kılmak riyâkârlıktır. Böyle namâz kabûl edilmez. Namâz kılmanın zevkine eren bir Müslümân, artık onu bırakamaz... 

Toplam Görüntülenme: 899

Yayın tarihi: Pazartesi, 28 Mayıs 2012