Bu sayfayı yazdır

Miskâlî Efendi

Miskâlî Efendi, Bursa velîlerindendir. 1608 (H.1017) senesinde vefât etti. Gençliğinde işi gücü mızıka denilen bir çalgıyı çalmaktı. Sonradan tövbe edip tasavvufa yöneldi. Tasavvufta kemâle erdikten sonra Bursa’da ikâmet etti... 
Miskâlî Efendi, sohbetlerinde büyük mürşidi Şah-ı Nakşibend hazretlerinden ve Hâce Ubeydüllah-i Ahrâr hazretlerinden bahseder, onlardan nakiller yapardı. Vefatına yakın buyurdu ki: 

“Hâce Ubeydüllah-i Ahrâr hazretleri buyuruyor ki: (Ahvâl ve mevâcîdi bize verseler, fakat, Ehl-i sünnet vel-cemaat îtikatını içimize yerleştirmeseler, kendimi mahv olmuş bilirim. Eğer, Ehl-i sünnet vel-cemaat îtikatını verseler, ahvâl ve mevâcîd hiç vermeseler, hiç üzülmem.) Bundan başka, bu yolda, nihâyette kavuşulacak şeyleri, başlangıçta tattırırlar. Bunun için, daha ilk adımda, başkalarının, en son kavuşacaklarını ele geçirirler. Arada yalnız icmâl ve tafsîl bakımından fark olur. Yâni topluca, kısa ve açık, geniş olmak farkı vardır. Bu yol, Eshâb-ı kirâmın yoludur. Çünkü, Resûlullahın daha ilk sohbetinde öyle şeyler kazanmışlardır ki, ümmet arasındaki velîlerin, bunlara, en sonda kavuştukları bilinmemektedir. Bunun içindir ki, Tâbiînin en üstünü olan Veysel Karânî, Hazreti Hamza’nın kâtili olan Vahşî’nin, Resûlullahın bir kerecik sohbetinde bulunmakla yükseldiği mertebeye yetişememiştir. Çünkü sohbetin fazîleti, bütün fazîletlerin ve kemâllerin üstündedir. Çünkü, onların îmanları, görerek kuvvetlenmiştir. Bu nîmet, başkalarına nasip olmamıştır. Bunun içindir ki, bunların bir avuç arpa sadaka vermekle kazandıkları dereceler, başkalarının dağ kadar altın vererek kazandıkları dereceden kat kat daha yüksektir. 

HEPSİNİ SEVMELİYİZ... 
Eshâb-ı kirâmın hepsinin yüksekliği böyledir. Hepsini büyük bilmemiz lâzımdır. Hepsine iyi gözle bakmalı, hepsini sevmeli, övmeliyiz. Çünkü, Eshâb-ı kirâmın hepsi âdildir. İslâmiyeti bildirmekte, hepsi ortaktır. Birinin bildirdiği, ötekinin bildirdiğinden daha kıymetli değildir. Kur’an-ı kerimi onlar topladı. Âyet-i kerimeler, her birinin adaletine güvenerek, hepsinden, birer ikişer alınarak, bir araya getirildi. Bir kimse, Eshâb-ı kirâmdan birini kötülerse, bu sözü Kur’an-ı kerime dokunur. Çünkü, birkaç âyet-i kerime, ondan alınmış olabilir. Bu büyüklerin aralarında olan çekişmelerin, muhârebelerin iyi sebeplerle yapıldığını söylemeliyiz. Nefse uymakla, kin ve inat ile olmadığına inanmalıyız...” 

Toplam Görüntülenme: 979

Yayın tarihi: Çarşamba, 07 Aralık 2011