Bu sayfayı yazdır

Nûreddîn Cerrâhî hazretleri

Nûreddîn Cerrâhî hazretleri, İstanbul evliyâsının büyüklerindendir. 1671 (H.1082) senesinde Cerrah Mehmed Paşa Câmiinin karşısındaki Yağcızâde konağında doğdu. Soyu, Ebû Ubeyde bin Cerrâh’a (radıyallahü anh) ulaştığı için, Cerrâhî denilmiştir. Cerrahpaşalı olduğu için böyle denildiği de söylenmiştir...

SAADETE KAVUŞMAK İÇİN...
Nûreddîn Cerrâhî hazretleri buyurdu ki:
“Biliniz ki, saadete kavuşmak için, bir velîye mânevi bağ ile bağlanmak lâzımdır. Bu da, onun, Allahü teâlânın sevgili kulu olduğuna inanmak ve onu sevmektir. [Allahü teâlânın nîmetlerini, ihsânlarını düşünerek, Onu sevene mümin ve Müslüman denir. Onun sevgisini kazanmak için, şeriate uyana ve bir mürşidi sevene (sâlih) denir. Allahın sevmesini kazanmış olana (velî) denir. Başkalarının da kazanması için çalışan velîye (mürşid) denir.] Velîye mânevi bağ yâni muhabbet çok olunca, [Resûlullahın mübârek kalbinden çıkıp] velînin kalbinden gelen feyzlerden, bereketlerden almak da çok olur. Velîyi görür, sesini işitirse ve O da, teveccüh ederse, yâni feyz vermek isterse, daha çok feyz alır. Fakat, herkese isti’dâdı, kâbiliyyeti kadar feyz gelir. Kâbiliyyet, şeriate uymakla artar. Şeriate uymayana, feyz gelmez. Mânevi râbıtası bozuk olan, mürşidi tanımayan, kendine gelen feyzlerden alamaz. Senelerce riyâzet yapmak, onu bu saadete kavuşturamaz.”
“Hakk’ı seven kişi dâimâ Hakk’ı söyler, sonunda âriflerden olup, Hakk’ın lütuf ve ihsânına kavuşur.”
“Dünya hayatında his ve hareket vardır. Kabir hayatında yalnız his vardır. Harekete ihtiyaç yoktur. Dünya ve âhiret hayatlarında ise, hem his, hem de hareket lâzımdır.”
“Aba giyinmiş birini görünce küçültücü bir nazarla bakma. Kibirle arkadaşlık eden sonunda kahredilmişler safında yer alır.”

“MAHLUKTAN BİR ŞEY BEKLEME”
“İnsâna gelen marazlar, elemler, takdîr-i ilâhî ile gelmektedir. Râzı olmak lâzımdır. İbâdetlere devam, elemlere, hastalıklara sabredilmelidir. Allahü teâlânın kereminden âfiyet beklemelidir. Mahlûklardan bir şey beklememeli, her şeyin Hak teâlâdan geldiğini bilmelidir. Dertlerden, elemlerden kurtulmak için duâ ve istigfâr etmelidir. [Te’sîri, faydası kat’i olan sebeplere yapışmalı, sebeplerin te’sîrini Allahü teâlâdan beklemelidir.] Onun takdîri, irâdesi olmadıkça, kimse kimseye zarar veremez. Bununla berâber, sebeplere yapışmak, Peygamberlerin yoludur.”
Nûreddîn Cerrâhî hazretleri vefat etmeden önce buyurdu ki:
“Sen dünyâya gönül verme, aşk denizine dalarak lezzete kavuş. Hakk’ı tanımayanın, O’ndan uzak olacağını bil.”

Toplam Görüntülenme: 1447

Yayın tarihi: Cumartesi, 08 Mayıs 2010