Bu sayfayı yazdır

Ma'rûf-i Kerhi hazretleri

Ma’rûf-i Kerhi hazretleri büyük velîlerdendir. 815 (H.200) senesinde Bağdat’ta vefât etti. Bağdât’ın Kerh beldesinden olduğu için Kerhî denilmiş ve Mârûf-i Kerhî diye tanınmıştır. Sofiyye-i aliyyenin büyüklerindendir.

MAL, SÖZ, UYKU VE YEMEK!..
Buyurdu ki: “Dünyâ dört şeyden ibârettir: Mal, söz, uyku ve yemek. Mal; insanı Allahü teâlâya isyân ettirir. Söz, insanı Allahü teâlâdan oyalar. Uyku, insana Allahü teâlâyı unutturur. Yemek ise insanın kalbini katılaştırır.” 
Sırrî-yi Sekâtî buyurdu ki: “Ma’rûf-i Kerhi’yi şöyle söylerken işittim: Kim kibirli olur, kendini büyük görürse Allahü teâlâ onu yere vurur; kim Allahü teâlâ ile münâzea ederse (karşı gelirse) Allahü teâlâ ona gazâb eder. Kim Allahü teâlâya tevekkül eder O’na sığınır ve güvenirse; Allahü teâlâ onun yardımcısı olur. Kim Allahü teâlâya tevâzû ederse, Allahü teâlâ onu yükseltir...”
Yine buyurdu ki: “Mertliğin alâmeti üçtür: Hilafsız tam bir vefâ, istenmeden vermek ve kendisine cömertlik, iyilik yapılmadan başkalarını medh etmek.” 
Bir adam Ma’rûf-i Kerhi hazretlerine gelerek; “Ey efendim! Allahü teâlâya nasıl kavuşacağımı bana öğretir misin?” dedi. Ma’rûf-i Kerhi onun elinden tuttu ve pâdişâhın kapısına getirdi. Kapının önünde ayağı kırık bir adam vardı. Soru soran zâta o kimseyi gösterip; “İşte bunun gibi olursan Allahü teâlâya vâsıl olursun” buyurdu. Bununla, ayağının ikisi de kırık bir köle, efendisinin kapısının önünde nasıl durur hiçbir yere ayrılmazsa; bir kul da Allahü teâlânın kapısında her an bekler. Hiç ayrılmaz ve isyân etmezse, Allahü teâlâya kavuşur demek istedi. 
Bir kimse bu mübarek zata gelip, kalbinin yumuşaması için duâ etmesini istedi. Ona; “Ey kalbleri yumuşatan Allah’ım! Ölüm benim kalbimi yumuşatmadan sen benim kalbimi yumuşat” diye duâ et buyurdu. 

“BU SUDAN İÇENE...”
Ma’rûf-i Kerhi’nin nafile oruçlu olduğu bir gün idi. İkindi vaktine yakın pazardan geçerken bir sakanın (sucunun);
“Bu sudan içene Allah rahmet ve bereketi ile muâmele eylesin!” diye duâ ettiğini gördü ve icâbet edip orucunu bozdu. Yanındakiler:
“Efendim, orucunuzu niçin bozdunuz?” dediler. Mârûf hazretleri;
“Sakanın duâsındaki berekete nâil olmak istedim” buyurdu. 
Ma’rûf-i Kerhi hazretlerini vefâtından sonra rüyâda görüp sordular:
“Allâhü teâlâ sana nasıl muâmele etti?” Şöyle cevap verdi:
“Sakanın o hâlisâne duâsı bereketiyle Rabbim beni bağışladı. Bana merhametle muâmele buyurdu.”

Toplam Görüntülenme: 1313

Yayın tarihi: Pazartesi, 03 Mayıs 2010