Bu sayfayı yazdır

Sen cebinden, ben gaibden alıyorum!..


Sehl bin Abdullah-ı Tüsterî hazretleri 815 (H.200) yılında Horasan’ın Tüster şehrinde doğdu. 896 (H.283) de Basra’da vefât etti. Hikmet dolu nasîhatleri vardır. İşte o hikmetli sözlerinden bazıları:

HAKİKİ İMANA KAVUŞMAK İÇİN
“İnsanoğlunu şu iki şey mahvetmiştir: İzzet, makam arzusu ve fakirlik korkusu.”
“Âlimin üç ilmi var. Biri ilm-i zâhirîdir. Bunu herkese açıklar. Diğeri ilm-i bâtındır. Bunu ancak ehline açıklar. Üçüncüsü, kimseye anlatılması câiz olmayan bir ilimdir ki, bu ancak kendisiyle Allahü teâlâ arasındadır.”
“İşin esâsı üç şeydir: Helâl yemek, ahlâk ve amelde Resûl aleyhisselâma tâbi olmak, her işi yalnız Allah için yapmak.”
“İbâdetin en kıymetlisi, nefse uymamaktır.”
“Hakîkî îmâna kavuşmak için dört şey lâzımdır: Bütün farzları edeple yapmak, helâl yemek, görünen ve görünmeyen bütün haramlardan sakınmak ve bu üçüne, ölünceye kadar devam etmeğe sabretmek.”
“Bizim yolumuzun esası altı şeydir: Allah’ın kitâbına sarılmak, Resûlullah’ın sünnetine uymak, helâl yemek, insanları incitmemek, yasaklardan uzak durmak ve borç ödemede acele etmek.”
“Kırk gün ihlâslı olan, dünyâda zâhid olur, kerâmeti görülür.”
“Allahü teâlâyı unutmaktan büyük günah yoktur.”
“İnsanların müptelâ olduğu belâ ve musîbetlerin en büyüğü; âhiret ve dünyâ işiyle meşgûl olmayıp, boş oturmaktır.”
“Kulun Allahü teâlâya şükretmesi, O’nun kuluna verdiği nîmetlerle, O’na isyân etmemesidir. Çünkü kulun bütün uzuvları, Allahü teâlânın kuluna olan lütuf ve nîmetleridir.”

“BUNUNLA İDARE ET!..”
Sehl hazretleri anlatır: “Bir gün çölde giderken, başında sarık ve elinde âsâ bulunan pîr-i fânî bir zâtın geldiğini gördüm. İçimden ‘Gâlibâ kâfileyi kaçırmış’ diye geçirdim ve cebimden para çıkararak, ona ‘Gideceğin yere ulaşıncaya kadar bununla idâre et’ dedim. Fakat bu zât elini havaya kaldırdı ve eli altınla doldu. Sonra bana; ‘Sen cebinden alıyorsun, ben ise gaibden” dedi ve kayboldu. Kâbe’ye varınca tavaf esnâsında o zâtı gördüm, bana; ‘Ey Sehl! Bir kimse Kâbe’nin cemâlini görmek için yola çıkarsa, onun muhakkak Kâbe’yi tavaf etmesi lâzımdır. Fakat her kim Allahü teâlânın cemâlini görmek için, nefsini ayakları altına alırsa, Kâbe’nin onu tavaf etmesi lâzım gelir” dedi ve ruhunu teslim etti.

Toplam Görüntülenme: 924

Yayın tarihi: Salı, 23 Mart 2010