Bu sayfayı yazdır

Nurlu dedenin nurlu torunu

Ubeydullah-ı Ahrar hazretleri, Türkistan’ın büyük velîlerindendir. Silsile-i aliyyenin on sekizincisidir. 1403 yılında Taşkent’te doğdu. Doğumundan îtibâren üstün halleri görülen Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerinin yüzünde öyle bir nûr parlardı ki, görenler hayrân kalıp, ona duâ ederlerdi...

HEPSİYLE VEDALAŞMAYA BAŞLADI...
Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerinin dedesi Hâce Şihâbüddîn, âlim ve velî bir zât idi. Vefât edeceği sırada, torunlarıyla tek tek vedâlaştı. Torunu Ubeydullah’ı yanına getirdiklerinde “Beni yatağımdan kaldırın” deyip, yatağı üzerinde oturarak, onu kucağına aldı. Sarılarak ağladı ve şöyle dedi: “Bu torunumun şânı âlemi tutacak, İslâmiyet’e hizmet edecektir. Cihân pâdişâhları bunun emrine itâat edecekler...” 
Daha birçok müjdeler verdikten sonra, Ubeydullah’ın babası Mahmûd Şâşî’ye; “Benim bu torunumu iyi gözet, gerektiği gibi yetiştirip terbiye et” vasiyetinde bulundu...
Hâce Şihâbüddîn’in vefat etmeden önce buyurduğu gibi Ubeydullah-ı Ahrâr büyük bir velî oldu. Çok hizmet etti. Hikmetli sözleri çoktur. Buyurdu ki: 
“Kibir sahipleri benim çok garibime gidiyor. Kendilerinin bir damladan meydana geldikleri, sonra da çürümüş, kokmuş leş olacaklarını bildikleri halde yine de kibirlenirler; bunlar neyine güvenirler!”
“Allahü teâlânın bütün yaratıklarını gözleri ile müşâhede ettikleri halde, öyle kimseler vardır ki Allahü teâlânın varlığı ile birliği hakkında şüpheye düşerler. Yoktan nasıl var edildiklerini gözleri ile gören pekçok insan var ki ölümden sonraki dirilmeyi inkâr ediyor. Bunlar gelip geçici dünyâya emek verip, ebedî olan âhireti unuturlar. Ben bunların bu hallerine çok şaşarım!”


“HAKÎKÎ CÖMERT ODUR Kİ!..”
“Hakîkî cömert; Allahü teâlâya itâat eden, kulların haklarını gözeten, yaptığı iyiliği Allah için yapıp, karşılığında insanlardan teşekkür beklemeyendir.”
“Allahü teâlâdan korktukları için O’na ibâdet ederler. Bâzı insanlar da Allahü teâlânın rahmetini ve Cennet’ini istedikleri için O’na ibâdet ederler. Bu ibâdet, tüccar ibâdetidir. İnsanların diğer bir kısmı ise Allahü teâlânın gazâbından korkarak sâdece Cenâb-ı Hak ibâdete lâyık olduğu için, şükrünü îfâ etmek için ibâdet ederler. İşte bu tam mânâda müttekî olanların ibâdetidir...”
Bu eşsiz nasihatlerin sahibi Ubeydullah-ı Ahrar hazretleri 1490’da Semerkant’ta vefat etti. Kabri oradadır...

Toplam Görüntülenme: 1233

Yayın tarihi: Pazartesi, 01 Şubat 2010