Bu sayfayı yazdır

Hz. Ömer'in oğluna hile yapan Yahudi!

Hazret-i Ömerin bir oğlu var idi. Bedenen çok zayıf kalmıştı. Bir Yahudi, bu gence kendisini hekîm olarak tanıttı. Hâlini ve hâtırını sordu. O da, bedeninin zayıflığından bir miktâr bahsetti. Mel’ûn Yahudi tebessüm ederek, “bunun ilâcı kolaydır” dedi. Bu da ilâcını istedi. Zîrâ kalbinde kin ve hîle yoktu...

ŞARABI “ŞERBET” DİYE İÇİRDİ!..
Yahudi, önüne düşüp, onu evine götürdü. Bir sürâhî şarap doldurup, “şerbettir” diye önüne koydu. “Bu senin derdine devâdır. Bunu içtiğin gibi sıhhat bulursun” dedi. O da sözünü hakîkat zannedip, şarabı içti, sarhoş oldu!.. 
Yahudinin güzel bir kızı vardı. Odaya gönderdi. Şarabın te’sîri ile sarhoş olduğundan, kıza sâhib oldu. Bir müddet sonra ayılıp, aklı başına gelince, iş işten geçmişti!.. Nedâmet ile tevbe ve istigfâr edip, evlerine geldi... 
Yahudinin o kızı bir zaman sonra bir çocuk dünyaya getirdi. Sonra, mel’ûn Yahudi, birçok Yahudiyi ve o çocuğu yanına alıp, Hazret-i Ömer’in yanına getirdiler. Dediler ki: 
-Yâ halîfe, senin oğlun, bizim kızımıza zorla sâhip oldu ve bu çocuk doğdu. Biz bunu beslemeye mecbûr değiliz! 
Hazret-i Ömer bunu görünce, mubârek gönülleri perîşân olup, oğlunu çağırdı ve bu durumu sordu. Oğlu da Yahudinin tuzağına düştüğünü teferruatıyla anlattı. 
Hazret-i Ömer o çocuk için nafaka ta’yîn eyledi. Sonra görevlilere oğlunu teslim etti. Dînin emri olan 80 sopa vurulacaktı... Sopa sayısı kırk olduğu zaman, Eshâb-ı güzîn, Hazret-i Ömer’in yanına gelip, “Yâ halîfe, oğlunuz zayıf ve hastadır, bu şekildeki sopaya tahammül edemez. Sonra, senin bu oğlunun sesi Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinin sesine çok benzer, lutfeyle, sesi hurmeti için suçunu afv eyle ihsân eyle, bunun suçunu bize bağışla” diye rica ettiler. Ne söylediler ise, Hazret-i Ömer iltifât eylemedi. “Allahü teâlânın hakkında hâtır olmaz. Âhirette çekmekten, dünyâda cezâsını bulmak iyidir” buyurdu. 

SEKSEN DEĞNEĞE DAYANAMADI!..
Altmış değnek olduğunda, “Ey baba, bir ân mehil ver ki, azîz annemin yüzünü göreyim, helâllik dileyeyim!” dedi.
Yetmiş sopa olduğunda, “Ey babacığım, işte ben ölüyorum. Mubârek yüzünü bana göster ki, hasret gitmeyeyim” dedi. Bunlar onun son sözleri oldu... 
Hazret-i Ömer “radıyallahü teâlâ anh” mübârek yüzünü çevirip, gösterdi. Sopa sayısı seksen olduğunda rûhunu teslîm etti...

Toplam Görüntülenme: 1459

Yayın tarihi: Cumartesi, 23 Ocak 2010