Bu sayfayı yazdır

Şehidler anası Afrâ Hatun

Hanım sahabilerin büyüklerinden olan Afrâ Hatun (radıyallahu anhâ), şecaat ve cesaret sahibi kahraman bir hanımdı. Güçlü ve kuvvetliydi. Hayatın elem ve kederine, tahammüllüydü. Acılara karşı sabırlıydı. Dünyevî sıkıntı ve çilelere aldırmazdı...

MUÂZ, MUAVVİZ VE AVF...
Bu mübarek kadının üç çocuğu vardı: Muâz, Muavviz ve Avf... Bedir Harbi olunca oğullarının hepsini savaşa göndermişti. Hatta iki oğlunun şehadetine sevindiği kadar diğer oğlunun şehid olamadığına üzülmüştü. Abdurrahman İbni Avf (radıyallahu anh) bu genç kardeşlerin Bedir’de gösterdikleri kahramanlıkları şöyle nakleder:
Bedir günü Ensarlı iki genç bana Ebû Cehil’i sordular. Ben de onlara “Görüyor musunuz? İşte, sorduğunuz adam!” diye onu gösterdim. Gençler hemen kılıçlarını sıyırdılar ve çifte şahin gibi süzülüp Ebû Cehil’in üzerine hücum ettiler. Bu iki genç meğer Afrâ Hâtun’un oğlu Muâz ile Muavviz adında iki fedâî kardeşler imiş. Allah ve Rasûlünün düşmanı Ebû Cehil’in üzerine çullandılar. Bu din düşmanı kılıç darbeleriyle derin yaralar aldı. Bu sırada Ensardan Muaz İbni Amr İbni Cemuh adında bir başka yiğit Ebû Cehil’i gözetirmiş. O da koşup geldi ve birlikte canını cehenneme gönderdiler... 
Muaz ve Muavviz (radıyallahu anhümâ) kardeşler Ebû Cehil’in işini bitirdikten sonra yine kahramanca çarpışmaya devam ettiler. Bedir’in bu çifte arslanları, nihayet arzuladıkları şehitlik mertebesine kavuştular. Afrâ Hatun iki oğlunun şehid olduğunu haber alınca Allah’a hamd etti. Diğer oğlu Avf’ın onlarla birlikte şehid olamayışına üzüldü. Bu üzüntüsünü Fahr-i Kâinat sallallahu aleyhi vesellem efendimize gelerek şöyle dile getirdi:

CENNETTE KARDEŞLERİNE KAVUŞTU
“Ya Rasûlallah! İki çocuğum şehid oldu. Keşke Avf da aynı mertebeye ulaşsaydı. Acaba Avf onlardan daha mı geridedir:” dedi. Resûl-i Ekrem efendimiz iman dolu ve şehidlik özlemiyle dolu bir kalbe sâhib bu anneye şu cevâbı verdi:
“Hayır! Muaz ve Muavviz hayattan tam lezzet alamadan genç yaşta şehid oldular. Fakat Avf da onlardan geride değildir.” buyurdu.
Avf (radıyallahu anh) da kardeşlerinin şehadetinden sonra büyük bir cesaretle düşman safları içine atıldı. Kahramanca çarpıştı. Dilinde şu dua vardı: “Yâ Rabbi! Kardeşlerime ihsan ettiğin şehidliği bana da nasib eyle!” Birçok düşmanı tepeledikten sonra şehâdet şerbetini içti. Cennette kardeşlerine kavuştu.

Toplam Görüntülenme: 1335

Yayın tarihi: Salı, 15 Eylül 2009