Bu sayfayı yazdır

Kafkas Kartalı İmam Şamil

İmam Şamil 1797 yılında Dağıstan’ın Gimri köyünde dünyaya geldi. Öğrenimine Said Harekani’nin yanında başladı. Daha sonra kayınpederi olan Nakşibendi Şeyhi Cemaleddin Gazi Kumuki’nin öğrencisi oldu. Kendinden önce İmamet makamında bulunan Gazi Muhammed ve Hamzat Beg’in müşavirliğini yaptı. Son derece sade ve kanaatkâr bir hayatı vardı.

SONUNDA ESİR DÜŞER!..
Kafkasya’ya saldıran kalabalık Rus ordularına karşı uzun yıllar kahramanca mücadele etmiş, fakat hiçbir yerden yardım alamayınca teslim olmak zorunda kalmıştı. Ruslar onu önce Petersburg’a getirdiler. Sonra serbest bıraktılar. İmam Şamil Medine-i Münevvere’ye yerleşti ve burada vefat etti. (17 Şubat 1871)
Şeyh Şamil, ömrünün son demlerinde hastalanarak yatağa düşer. Artık vefatı iyice yaklaşmıştır. Medine’de misafiri olduğu dergâhın şeyhi Ahmed Rufai’ye, son bir gayretle şunları söyler:
“Rusya’da rehin bulunan oğullarımdan birinin, aile fertlerine sahip çıkmak üzere Medine’ye gelmesinin sağlanmasını Osmanlı Sultanından rica ediniz!..”
Oğlu Gazi Muhammed yapılan girişimler sonrasında Hicaz’a doğru yola çıkar. Bu sırada iyice rahatsızlanan Şeyh Şamil’in son anlarında başında misafiri olduğu dergâhın şeyhi Ahmed Rufai ve Şeyh Şamil’in o sırada henüz yedi yaşında bulunan küçük oğlu Muhammed Kâmil bulunmaktaydı. Şeyh Ahmed Rufai, İmam Şamil’in son anlarında olduğunun farkındadır ve ona Kelime-i tevhidi telkin eder. Kelime-i tevhid için otuz yıl gaza meydanlarında yaralar alan, kan döken Şeyh Şamil, son bir gayret ile sağ parmağını kaldırarak Kelime-i şehadet getirir ve ruhunu teslim eder...

“BU, ŞEHİD KOKUSUDUR”
Ertesi gün ailesinden yanında bulunanların son defa babalarını gördüğü sırada Şamil’in gaza meydanlarında aldığı yaralarla süslü bedenini yıkayıp teçhiz ve tekfin edecek olan Şeyh Ahmed Rufai, Şamil’in daha küçük bir çocuk olan oğlu Muhammed Kâmil’i babasının yanına götürerek şunları söyler:
“Oğlum, babanın mübarek elini kokla!..” Muhammed Kâmil, babasının cansız elini öpüp koklarkan sözlerini şöyle sürdürür:
“Duyduğun bu koku, ancak şehidlik mertebesine erenlerde ortaya çıkan mübarek bir kokudur. Baban şehidler kafilesinin sancaktarlarındandır.”

Toplam Görüntülenme: 1334

Yayın tarihi: Pazartesi, 16 Şubat 2009