Bu sayfayı yazdır

İslâmiyet seninle kuvvet bulacak!..

Ubeydullah-i Ahrâr hazretleri Türkistan’ın büyük velîlerinden ve “Silsile-i aliyye”nin on sekizincisidir. 1403 (H.806) senesinde Taşkent’te doğdu. 1490 (H.895) senesinde Semerkant’ta vefât etti. Kıymetli nasihatleri vardır. Buyurdu ki:

“BÜTÜN BU SÖZLERİN ÖZÜ!..”
“Şeyh Ebû Saîd Ebü’l-Hayr, tasavvufu şöyle târif etmiştir: Şimdiye kadar evliyâdan yedi yüz zât tasavvufun târifi husûsunda çeşitli sözler söylemişlerdir. Bütün bu sözlerin özü şu noktada toplanır: Tasavvuf; vakti, en değerli olan şeye sarf etmektir.”
“İnsanın kıymeti; idrâkinin, zekâsının, bu yolun büyüklerinin hakikatlerini anladığı kadardır.”
Reşehât kitabının müellifi şöyle anlatmıştır:
Ubeydullah-i Ahrâr hazretlerine bir gün rüyâsında şöyle denildi: “İslâmiyet, senin hizmetinle, mededinle kuvvet bulacak.” Bunun üzerine “Bu iş, sultanları ve emirleri vâsıta etmeden yerine gelmez” diyerek, zamanın sultânı ile görüşmek üzere Semerkand’a gitti. Bu yolculuğunda Mevlânâ Nâsırıddîn Etrârî de yanında bulunuyordu. O, şöyle anlattı:
“O zaman Semerkand’da Mirzâ Abdullah sultan idi. Semerkand’a vardığımız zaman, Mirzâ Abdullah’ın beylerinden biri, Hâce Ubeydullah hazretlerini karşıladı. Ona dedi ki:
-Bizim buralara kadar gelmekten maksadımız, sizin Mirzâ’nız ile görüşmektir.
Karşılamaya gelen bey, edebsizce şöyle cevap verdi:
-Bizim Mirzâ’mız, pervasız bir gençtir. Onunla görüşmek kolayca kabûl edilir bir iş değildir. Hem dervişlerin bu sultanla görüşmekte ne maksadları olabilir?..
Bu sözler, o edebsizin son sözleri oldu. Ubeydullah-i Ahrâr hazretleri bu sözden gadaba gelip buyurdu ki:
-Bize Sultan ile görüşmek emredilmiştir. Ben buraya kendi kendime gelmedim. Sizin Mirzâ’nız eğer pervasız ise, onu değiştirip yerine pervâlı olan birini getirirler!..

MÜLKÜNE EL KOYDULAR!..
Bunun üzerine karşılamaya gelen o bey ayrılıp gitti. O gidince Ubeydullah-i Ahrâr hazretleri onun ismini mürekkeple duvara yazdı. Sonra parmağını ağzında ıslatarak sildi.
-Bizim işimiz, o Sultandan ve onun kumandanlarından beklenemez, gidelim! dedi.
O gün Taşkend’e döndüler. Kısa bir zaman sonra, o karşılayan ve edebsizlik eden bey vefât etti. Bir ay sonra da, Türkistan’da Mirzâ Ebû Sa’îd zuhur etti ve Mirzâ Abdullah’ı öldürüp, mülküne el koydu. Yerine sultan oldu...

Toplam Görüntülenme: 1226

Yayın tarihi: Cumartesi, 17 Ocak 2009