Bu sayfayı yazdır

Sen, asîl kimseleri seç

Hasan-ı Basrî “rahmetullahi aleyh” Tâbiînin ve bu devirdeki evliyânın en büyüklerindendir. 641 (H.21) senesinde Medîne-i münevverede doğdu. 728 (H.110) senesinde Basra’da vefât etti. Kabri Basra’da Sâlihiyye adı verilen yerde olup sevenleri tarafından ziyâret edilmektedir...

KİM AZİZ, KİM ZELİL!..
Hasan-ı Basrî hazretlerinin hikmetli sözleri çoktur. Buyurdu ki:
“Allahü teâlâ hakkı için söylüyorum. Hiçbir kimse altın ve gümüşü ile Allahü teâlâ katında azîz olmadı. Altını ve gümüşü olmayan hiçbir kimse de Allahü teâlâ katında bu sebeple zelîl olmadı.”
“Müminin ahlâkı, zenginlikte iktisâd, genişlikte şükür, belâ ve musîbet zamânında sabırdır.”
“İnsanoğlu dünyâdan üç şeye hasretle gider: Topladığına doymaz. Umduğuna kavuşamaz. Önündeki âhiret yolculuğuna iyi azık temin etmez.”
Bir kimse gelerek; “Şimdi münâfık var mı?” diye sordu. “Eğer şimdiki münâfıklar, öldürülüp, cesetleri sokaklara atılsa, hiçbir yere çıkamazdınız” buyurdu.
Bir defâsında da; “Allahü teâlâya ve kullarına karşı edepli olmayan kimsenin ilmine îtibâr edilmez. Belâ ve musîbetlere, insanlardan gelen sıkıntılara günahlardan sakınıp, farzları yerine getirmeyenin dindarlığı mûteber değildir. Haramlardan ve şüphelilerden sakınmayanın Allahü teâlâ katında bir mertebesi ve yakınlığı yoktur” buyurdu.

“BANA BİR YARDIMCI GÖNDER”
Ömer bin Abdül’azîz “rahmetullahi aleyh” halîfe olunca, Hasan-ı Basrî’ye bir mektûb yazıp, “Bana din işlerinde yardımcı olacak bir kimse gönder” dedi. Cevâbında şöyle yazdı: “Sana göndereceğim kimse iki türlü olabilir. Yâ dünyâyı sever, sana nasîhat etmez. Veyâ Allah adamıdır, Onu taleb eder, seninle sohbet etmez. Fakat sen, asîl kimseleri seç. Bunlar dînin emirlerine tam uyamasalar bile, halkın hakkını gözetirler. Aslında asîl ve temiz kimseler hatâ yapmazlar...”
Hâricîlerden biri, Hasan-ı Basrî hazretlerinin sohbet meclisine gelir, sohbette bulunanlara eziyet verirdi. Nihâyet bir gün, “Bu hâricî bize eziyet ediyor, halîfeye de bildirmiyorsunuz” dediler. Hasan-ı Basrî hazretleri hiçbir şey söylemedi. Bir gün Eshâbı ile otururken, o şahsın yine geldiğini gördü. “Allahım, onun bize yaptığı eziyeti biliyorsun. Dilediğin şeyle onu bizden meneyle!” diye duâ etti. O şahıs hemen yüzüstü yere düştü. Evine götürmek üzere onu kaldırdılar, âilesine ulaşamadan öldü...

Toplam Görüntülenme: 1141

Yayın tarihi: Cuma, 16 Ocak 2009