Bu sayfayı yazdır

Be­nim ren­gim ­si­yah ve fa­ki­rim

Enes bin Mâ­lik ra­dı­yal­la­hü anh, En­sâr-ı ki­râm’ın bü­yük­le­rin­den­dir. Hic­ret­ten on se­ne ön­ce doğ­muş (m. 612), hic­re­tin 93 se­ne­sin­de (m. 712) ve­fât et­miş­tir. Re­sû­lul­lah efen­di­miz (sal­lal­la­hü aley­hi ve sel­lem), Me­di­ne-i Mü­nev­ve­re’ye teş­rif­le­rin­de Enes 9-10 yaş­la­rın­da idi.

“ENES’E DU­A BU­YU­RU­NUZ”
He­men an­ne­si Ümm-i Sü­leym ken­di­si­ni alıp, Re­sû­lul­lah efen­di­mi­zin hu­zur-u saâ­det­le­ri­ne ge­tir­di. Hiz­met­le­ri­ne ka­bul bu­yur­ma­sı­nı is­te­di. “Yâ Re­sû­lal­lah! En­sâr er­kek ve ka­dın­la­rın­dan sa­na he­di­ye ver­me­yen kal­ma­dı. Bu oğ­lum­dan baş­ka sa­na, he­di­ye ve­re­cek bir şe­yim yok. Bu­nu al, sa­na hiz­met et­sin” de­di.
Va­li­de­si­nin bu is­te­ği ka­bul bu­yu­rul­du. Bu­nun üze­ri­ne an­ne­si; “Yâ Re­sû­lal­lah! Şu hiz­met­çi­niz Enes’e du­â bu­yu­ru­nuz” de­yin­ce, Re­sû­lul­lah efen­di­miz de “Yâ Rab­bi! Enes’in ma­lı­nı ve ev­lâ­dı­nı mü­bâ­rek ve yü­mün­lü ey­le, öm­rü­nü uzun ey­le, gü­nah­la­rı­nı af ey­le” şek­lin­de du­â bu­yur­du­lar.
Pey­gam­ber efen­di­miz, Enes bin Mâ­lik hak­kın­da şöy­le bu­yur­du­lar:
“Ey Enes! Bi­li­yor mu­sun, mağ­fi­re­ti (ba­ğış­la­ma­yı) ge­rek­ti­ren hu­sus­lar­dan bi­ri de, Müs­lü­man kar­de­şi­ni se­vin­dir­men­dir. Onun üzün­tü­sü­nü gi­de­rir­sin, ya­hut içi­ni ra­hat­la­tır­sın, ya­hut ona bir mal ve­rir­sin ve­ya bor­cu­nu öder­sin, ya­hut ken­di­si ol­ma­dı­ğı za­man, ço­luk ço­cu­ğu­na göz ku­lak olur­sun.”
Enes bin Mâ­lik’in biz­zat Re­sûl-i Ek­rem efen­di­miz­den ri­vâ­yet et­ti­ği ha­dîs-i şe­rîf­ler­den iki­si şöy­le:
“Ko­lay­laş­tı­rı­nız, (zor­laş­tır­ma­yı­nız) güç­leş­dir­me­yi­niz, müj­de­le­yi­niz, nef­ret et­tir­me­yi­niz.”
“Bir­bi­ri­ni­ze buğz et­me­yi­niz, ha­sed et­me­yi­niz (kıs­kan­ma­yı­nız) bir­bi­ri­ni­ze sırt çe­vir­me­yi­niz. Ey Al­lah’ın kul­la­rı! Kar­deş olu­nuz. Bir Müs­lü­man için kar­de­şi­ni üç gün­den faz­la terk et­mek (küs­mek) he­lâl ol­maz.”

ÖN SAF­LAR­DA ÇAR­PIŞ­TI VE!..
Enes bin Mâ­lik an­la­tır:
Bir kim­se Re­sû­lul­la­ha ge­le­rek “Yâ Re­sû­lal­lah! Be­nim ren­gim si­yah olup, yü­züm gü­zel de­ğil­dir. Hem de fa­ki­rim. Eğer düş­man­la sa­va­şıp şe­hîd olur­sam Cen­ne­te gi­re­bi­lir mi­yim?” di­ye sor­du. Pey­gam­ber efen­di­miz de, “Evet gi­rer­sin” bu­yur­du­lar. Sa­vaş baş­la­dı. O kim­se ön ta­ra­fa geç­ti. Şe­hîd olun­ca­ya ka­dar çar­pış­tı ve şe­hîd ol­du. Pey­gam­ber efen­di­miz ba­şu­cu­na ge­le­rek “Al­la­hü teâ­lâ yü­zü­nü gü­zel­leş­tir­di. Ko­ku­nu hoş yap­tı ve ma­lı­nı ço­ğalt­tı” de­di­ler ve ora­da­ki­le­re dö­ne­rek, “Bu şe­hi­din cüb­be­si al­tı­na gir­mek için çe­ki­şen iki hu­ri gör­düm” bu­yur­du­lar.

Toplam Görüntülenme: 1508

Yayın tarihi: Cuma, 21 Kasım 2008