Bu sayfayı yazdır

Nurlu bir rü­ya ve Amr bin Mür­re

Amr bin Mür­re el-Cü­he­nî (ra­dı­yal­la­hü anh) Es­hâb-ı ki­ram­dan­dır. Hi­caz’da­ki Cü­hey­ne ka­bi­le­si­ne men­sup­tur. Hic­ret­ten ön­ce Müs­lü­man olan­lar­dan­dır...
Amr bin Mür­re el-Cü­he­nî, bir grup ar­ka­da­şıy­la Mek­ke’ye gel­miş­ti. Mek­ke’de bir rü­ya gör­dü. Rü­ya­sın­da Kâ­be’den bir nur çık­tı. Nur bü­yü­dü, yük­sel­di, Me­di­ne Da­ğı ile Cü­hey­ne ka­bi­le­si­nin Eş’ar Da­ğı ara­sı­nı dol­dur­du, ay­dın­lat­tı...

“IŞIK PAR­LA­DI... NUR ÇIK­TI!”
Nur için­de bi­ri­si yük­sek ses­le, “Ka­ran­lık per­de­si yır­tıl­dı! Işık par­la­dı! Nur çık­tı! Pey­gam­ber­le­rin so­nun­cu­su gön­de­ril­di!” di­ye ba­ğır­dı. Son­ra bu nur bir da­ha par­la­dı. Hi­re sa­ray­la­rı ile Me­dâ­in’in be­yaz köş­kü gö­rün­dü. Bu nur için­de de bir ses, “İs­lâm di­ni or­ta­ya çık­tı! Put­lar kı­rıl­dı! Ak­ra­ba­lık hak­la­rı­na ri­âye­te baş­lan­dı!” di­yor­du. Amr bin Mür­re, kan ter için­de ve he­ye­can­la uy­ku­dan uyan­dı. Ar­ka­daş­la­rı­na rü­ya­sı­nı an­lat­tık­tan son­ra, “Val­la­hi, Ku­reyş’in bu ka­bi­le­si için­de bir hâ­di­se çı­ka­cak­tır!” de­di.
Amr bin Mür­re, mem­le­ke­ti­ne dön­müş­tü... Bir gün Mek­ke’de Ah­med is­min­de bir pey­gam­ber çık­tı­ğı­nı duy­du. Der­hal yo­la ko­yul­du. Doğ­ru­ca Pey­gam­ber Efen­di­mi­zin (sal­lal­la­hü aley­hi ve sel­lem) ya­nı­na gel­di ve gör­dü­ğü rü­ya­yı an­lat­tı. Pey­gam­ber Efen­di­miz “Ey Amr bin Mür­re! Ben bü­tün in­san­lı­ğa gön­de­ri­len bir pey­gam­be­rim. İn­san­la­rı Müs­lü­man­lı­ğa da­vet edi­yo­rum. On­la­ra kan­la­rı ko­ru­ma­yı, ak­ra­ba­lık hak­la­rı­na riâ­yet et­me­yi, yal­nız Al­la­hü te­âlâ­ya iba­det edip put­la­rı red­det­me­yi, hac et­me­yi, se­ne­nin on iki ayın­dan bi­ri olan ra­ma­zan­da oruç tut­ma­yı em­re­di­yo­rum. Ba­na ku­lak ve­rip, emir­le­ri­me uyan­la­ra Cen­net; ba­na mu­ha­le­fet eden­le­re Ce­hen­nem var­dır. Öy­le ise ey Amr! Ba­na iman et ki Al­lah se­ni aza­bın­dan emin kıl­sın!” bu­yur­du. Bu­nun üze­ri­ne Amr bin Mür­re, şe­hâ­det ke­li­me­si ge­ti­re­rek Müs­lü­man ol­du.

“HAN­Gİ­MİZ YA­LAN SÖY­LÜ­YOR­SA!..”
İman et­tik­ten son­ra, kav­mi­ne gi­dip, on­la­rı İs­lâ­ma da­vet et­mek için, Pey­gam­ber Efen­di­miz­den izin is­te­di. Kav­mi­ne gi­dip on­la­rı İs­lâ­ma da­vet et­di. Kav­min­den bir ki­şi hâ­riç hep­si Müs­lü­mân ol­du­lar. Îmân et­me­yen o kim­se:
-Ey Amr! Al­lah se­nin ha­yâ­tı­nı sa­na ze­hir et­sin. Bi­zim put­la­rı­mı­zı terk et­me­mi­zi ve ata­la­rı­mı­zın dî­nin­den dön­me­mi­zi is­ti­yor­sun, de­di. Amr “ra­dı­yal­la­hü anh” ona, “İki­miz­den han­gi­miz ya­lan söy­lü­yor­sa, Al­lah onun ha­yâ­tı­nı ze­hir et­sin” de­di. O şah­sın du­dak­la­rı ve ağ­zı par­ça­la­nıp dö­kül­dü. Ye­di­ği ye­me­ğin ta­dı­nı ala­maz­dı. Son­ra göz­le­ri kör ol­du, di­li tu­tul­du ve bu hâl üze­re öl­dü...

Toplam Görüntülenme: 1262

Yayın tarihi: Çarşamba, 19 Kasım 2008