Bu sayfayı yazdır

Bayburtlu İrşâdî Baba

İrşâdî Baba, Buhâra ve Horasan erenlerinden Seyyid Emîr Külâl Hazretlerinin soyundandır. Ailesi, Buhâra’dan gelip önce Konya’ya; oradan sonra da sırasıyla Erzincân’a ve nihayetinde Bayburt’un Sıptoros (Oruçbeyli) köyüne yerleşir...
Fakîr bir ailenin çocuğu olan İrşâdî 1806 yılında doğar. (Vefat tarihi 1877’dir.) Her Müslümân çocuğu gibi o da, çocukluğunu kışın medreselerde Kur’an-ı kerim okumakla, yazın ise ailesine çiftçilik işlerinde yardımla geçirir...

DİVANI KAYBOLUR...
Güzel ahlâklı ve çalışkan olan İrşâdî, kısa zamanda hocaların takdirini kazanır. Molla olabilmek için Sünür ve Bayburt-Yakutiye medreselerinde tahsilini tamâmlayarak icâzet alır.
İrşâdî Baba bir yandan tasavvufî derinliğe erişmek için çalışırken, bir yandan da “Ahmediyye” ve “Mevlid” gibi eserler meydâna getirir. İrşâdî Baba’nın başlayıp da bitiremediği bir kitabı torunu “Ağlar Baba” tarafından tamâmlanır. El yazması Dîvân’ını ise seferberlikte kaybeder.
Bazı ediplerimiz İrşâdî Baba’yı literatürde incelerken ona halk şâiri demişlerdir. Gerçekte İrşâdî Baba bir halk şâiri değil büyük bir mutasavvıf ve Hak âşığıdır...
Şöyle bir hatıra anlatılır:

“KENDİNİ GİZLEDİN!..”
Zamanın büyük alîmlerinden Balahor (Aksar) köyünden Hacı Oslu, İrşâdî Baba’nın sigarasının “germişo” ağacından kesilen çubuğa takıp içmesine çok içerliyormuş. İrşâdî Baba’nın ölümünden sonra kıymetini anlamış ve takdir etmiştir. Şöyle ki:
İrşâdî Baba mânevî âlemde, Hacı Hoca Oslu’ya o gün âhirete göçeceğini ve cenâzesinin onun tarafından yıkanıp kaldırılmasını ister. Aynı gün İrşâdî Baba hastalanır. Yakınlarına günün tamâm olduğunu söyler. Cenâzesinin Hacı Hoca Oslu çağrılarak yıkanmasını ister. Ölümünü müteâkip iki kişi Sıptoros köyünden kalkıp, Hacı Oslu’nun köyüne vardıklarında bakarlar ki Hacı Oslu da hazırlanmış köye gelmek üzere...
Durumu Hoca’ya arz ederler. Hoca efendi; “Zaten İrşâdî bu vazîfeyi bize verdi. Ben de îfâ-yı vazîfe için biraz sonra gelecektim” der. Nihâyet Hacı Oslu gelir. Cenâzeyi yıkarken çok ilginç bir olayla karşılaşır. İrşâdî’yi sağa çevirmek ister, o, sola çevrilir. Oslu Hoca da “Hey koca İrşâdî! Bir çubuğun arkasına gizlendin de seni kimse tanıyamadı” diyerek İrşâdî Baba’nın büyüklüğünü i’tirâf eder...

Toplam Görüntülenme: 1633

Yayın tarihi: Pazar, 21 Eylül 2008