Bu sayfayı yazdır

Nasipli talebe Mevlânâ Yûsüf

İmâm-ı Rabbânî’nin baba ve dedelerinin hepsi ilim ve ihlâs sahibi olup, zamanlarının meşâyıhından, ekâbirinden idi. Hepsi çok muhterem ve evliyâ-i kiramdan idi. Mevlânâ Ahmed-i Nâmıkî Câmî ve Halîlullah-ı Bedahşî gibi büyük velîler, İmam-ı Rabbânînin geleceğini önceden haber vermişlerdi. Hattâ, Resûlullah efendimiz, onun geleceğini müjdelemişti. İmâm-ı Süyûtî (Cem’ul cevâmi’) kitabında, bu hadis-i şerifi, İbni Mes’ûd Abdürrahman ibni Yezîdden, O da Hz. Câbirden rivayet ederek bildiriyor. Ha-dis-i şerif budur: (Ümmetimden Sıla isminde biri gelir. Onun şefaati ile, çok çok kimseler Cennete girer.)
“Sıla” birleştirici demektir. Tasavvufu fıkh bilgileri ile birleştirdiği için İmâm-ı Rabbânî hazretlerine bu isim verildi. Zamanın âlimleri, Ona bu isim ile hitâb eylediler. Kendisi de, oğlu Muhammed Mâsuma yazdığı bir mektûbda, (Beni iki derya arasında sıla yapan Rabbime hamd ederim) diye buyurmaktadır...

“AHMED, MAHBÛBLARDANDIR”
Üstâdı, hâce Bâkî-billâh, çok defa: (Ahmed, murâdlardan ve mahbûblardandır) buyururdu. Çabuk ilerlemelerinin sebebi de, bu idi. Cihânı aydınlatan bir güneş gibi oldu. Hocası kendisine en yüksek makamlara çıktığını ve herkesi de çıkarabileceğini ve Allahü teâlâya yakınlıklarını müjdeledi ve kendisine buyurdu ki:
“Hocam Emkenegîden icâzet alıp Hindistâna dönüyordum. Sizin bulunduğunuz Serhend şehrine gelmiştim. Rüyâda bana, sen bir kutbun civârındasın, dediler ve kutub olan zatın şemâilini gösterdiler. İşte siz, o zatsınız. Yine Serhendden geçerken, gördüm ki, göklere kadar yükselen bir meş’ale yanmış, şarktan garba kadar bütün dünya, bu meş’alenin ışığından aydınlanıyordu. Bu meş’alenin ziyâsının gittikçe arttığını, birçok insanların bundan kendi mumlarını yaktıklarını müşâhede ettim. Bu rüyâyı, sizin dünyaya geleceğinize bir müjdeci, bir işaret biliyorum.”

ÖYLE BİR TEVECCÜH ETTİ Kİ!..
Talebelerinden Mevlânâ Yûsüf hasta idi. Ölümü yaklaşmıştı. İmâm-ı Rabbânî, onu ziyârete geldi. Mevlânâ Yûsüf teveccüh ve himmet istedi. İmâm, murâkabe ile meşgûl olup, onu “fena” ve “bekâ” makamlarına kavuşturdu. O, bu hasta hâlinde, kalbindeki bu ilerlemeleri görüp, haber verdi. Yolu tamam eyledi ve aynı ânda ruhunu teslim etti...

Toplam Görüntülenme: 1781

Yayın tarihi: Pazar, 20 Temmuz 2008