Bu sayfayı yazdır

Kelam âlimlerinden Abdullah ibn-i Hafîf

Abdullah ibn-i Hafîf, Şafii mezhebi kelam âlimlerindendir. İmâm-ı Eş’arî’nin en meşhûr talebelerinden olup, Şeyh-i Şiraziyyîn “Şirazlıların şeyhi, üstâdı” ismiyle meşhûr olmuştur...
Bu mübarek zatın bütün gıdâsı her gece sâdece yedi adet kuru üzümdü. Bedenen hafîf, rûhen yüksek bir hâle sâhipti.
İbn-i Hafîf hazretleri kendisi anlatır:
Gençliğimde, İmâm-ı Eş’arî hazretlerini görmek için Basra’ya gitmiştim. Basra’ya vardığımda, heybetli ve güzel yüzlü, yaşlıca bir zât gördüm. Ona, “Ebü’l-Hasan Eş’arî hazretlerinin evi nerededir?” dedim. “Onu niçin arıyorsun?” dedi. “Onu seviyorum ve görüşmek istiyorum” dedim. Bana, “Yarın erkenden buraya gel” dedi...

Münâzara için toplandılar!
Ertesi gün erkenden söylediği yere gittim. O zat beni yanına alıp, Basra’nın ileri gelenlerinden birinin evine götürdü. İçeri girince, kendisine yer gösterdiler. Mûtezilenin meşhûr âlimleri, münâzara için orada toplanmıştı. Aralarında oturan bir Mûtezile âlimine çeşitli meseleler sormaya başladılar. O şahıs cevap vermeye başlayınca, beni oraya götüren zât, doğrusunu söylüyor, yanlışları reddediyordu. Öyle konuşuyordu ki, dinleyenleri tam iknâ edip, doyurucu bilgi veriyordu.
Ben, bu zatın hâline ve ilmine hayran oldum. Yanımda bulunan birine “Bu zat kimdir?” dedim. “Ebü’l-Hasan Eş’arî’dir” dedi.
İmâm-ı Eş’arî evden çıktıktan sonra, peşinden gittim. O gün beni talebeliğe kabul etti.

Nefis nasıl kırılır!
Sonra kendisine şöyle sordum: “Efendim, o mecliste neden siz baştan bir mesele sormadınız? Başkaları sorduktan sonra mevzuya girdiniz?” Buyurdu ki: “Biz, bunlarla konuşmak için söze girmiyoruz. Ancak Allahü teâlânın dîninde yanlış ve sapık şeyler söylediklerinde reddediyoruz. Yanlış olduğunu isbât edip, kendilerine doğrusunu bildiriyoruz...”
Abdullah ibn-i Hafîf buyurdu ki: “Nefsin kırılması, Allahü teâlânın dînine hizmet etmek ile olur.”
Abdullah ibni Hafîf hazretleri çok hasta idi. On yedi gün hiçbir şey yemedi. Ağzından misk gibi güzel bir koku yayılıyordu.
Bu halde iken bir doktor geldi; “Ey Şeyh, hastalığın nedir?” dedi. “Vücûd gidince, hastalık da gider” buyurdu. Biraz sonra da
Kelime-i şehadeti söyleyerek ruhunu teslim etti...

Toplam Görüntülenme: 1679

Yayın tarihi: Cuma, 14 Aralık 2007