Bu sayfayı yazdır

Yahyâ Efendi ve bir fakir imam...

Beşiktaşlı Yahyâ Efendi büyük velilerdendir. Yalova’da, kendisini çok seven bir imam efendi vardı. Onu sık sık ziyaret eder duasını alırdı. Yine bir gün ziyâretine gitti. Selâm verip huzûrunda oturdu. O sırada dergâh tenhâ olup, kimseler yoktu. Yahyâ Efendi ona;
-Ey temiz kardeşim, gel seninle bahçede biraz dolaşalım, buyurdu.
Berâberce çıktılar. Bir yere geldiklerinde, Yahyâ Efendi;
-Sen bize candan bağlısın. Şimdi sana Allahü teâlânın lütfuyla bir iş göstereceğim. Böylece fakirlik ateşini söndürmüş ve seni sevindirmiş olacağız, buyurdu.
Sonra yere asasını vurdu ve;
-Burasını kaz! dedi.

“Bu sırrı kimseye söyleme!”
İmâm Efendi orasını açtığında, içinden bir küp altın çıktı. Ona;
-Ne durursun, fakirlik hastalığına çâredir. Bunları sana sonsuz hazîneler sâhibi Allahü teâlâ gönderdi, buyurdu.
İmâm Efendi bunları heybesine doldurdu. Yahyâ Efendi ona;
-Dünyâ üzüntüsünü gönlüne sakın koyma. Bunları hayırlı işlere sarf edersin. Yalnız bu sırrı kimseye söyleme, buyurdu.
İmâm efendi de;
-Efendim, ben bu işe çok şaştım! Bu kadar altınla memleketime nasıl dönerim. Yollarda eşkıyâlar var, dedi.
Bunun üzerine Yahyâ Efendi;
-Sana kimse zarar veremez. Bu senin nasîbindir. Var selâmetle git, buyurdu.
İmâm efendi vedâ edip yola çıktı. Hakîkaten başına hiçbir şey gelmeden Yalova’ya vardı. Kendisini hanımı karşıladı.

“Bunları nereden buldun?”
Heybedeki altınları görünce, hayretler içinde kaldı ve;
-Bunları nereden buldun? diye sordu. O da;
-Bu işi sana açıklayamam. Sâdece Allahü teâlânın ihsânı olarak bil, dedi...
İmâm efendi bundan sonra etrâfına yardım etmeye başladı. Ömrü hayır yapmakla geçti. İnsanlar onun hakkında; “Nereden buluyor bunları?” demeye başladı. Kimisi de “Defîne bulmuş galiba” diye söylendiler...
Ve aradan yıllar geçti... Bir gün imâm efendi hastalandı. Hastalığı ilerleyince, komşularını başına çağırdı ve onlara;
-Size bu malı nereden bulduğumu açıklamak istedim. Bunun elime girmesine sebep, Yahyâ Efendi hazretleridir. Bugüne kadar kimseye söylemedim. Zîrâ bana, bu sırrı gizle demişti. Artık ömrümün son anlarını yaşadığım için söylüyorum, dedi ve Kelime-i şehâdet getirerek vefât etti...

Toplam Görüntülenme: 1738

Yayın tarihi: Cumartesi, 28 Temmuz 2007